Cuma, Mayıs 23, 2008

Sigara yasağı...


Garson yan masanın "Hesap lütfen!" diye seslenmesine karşılık bağırıyor yaklaşık 3 metreden.
- Yedi lira abi..
Hesabı isteyen masa da, biz de şaşırıyoruz garsonun bu davranışına, aynı anda koro halinde cevaplıyoruz:
- Ne?
Hesabı anlamlandıramadığımızı sanıyor garson, neden koro şeklinde cevap aldığına şaşırıyor ve açıklıyor aynı mesafeden:
- Abi, bir bira içmişsin??
Cihangir'in yeni mekanlarından birinde geçiyor olay, sanayi mahallesinde bir tostçuda filan değiliz, yanlış anlaşılmasın. Adını vermiyorum, çok sevdiğim için mekanın işletmecilerini ve kimi garsonlarını. Gülümsüyoruz birbirimize. Onlar hesabı ödeyip kalkıyor, biz menüden siparişimizi ayıklıyoruz.

Eşlikçim yeni mezun diplomalı şef. Amerikada okumuşundan. Memlekete yeni dönmüş. Hayatındaki ve mutfağındaki değişikliklerini konuşuyoruz. Yemek pişirme biçimim değişmedi, diyor. Hala bildiğin gibi yemek yapıyorum ama malzemeye bakışım değişti ve tekniğim. Demek artık soğanı babadan kalma usülle öldürmüyor diyorum içimden. Siparişi veriyoruz. Birer bardak "Öküz Gözü"yle birlikte şefin tavsiyesi üzerine: Funghi porcini.. Siyah zeytin istiyor üzerine..
Birkaç dakika sonra masaya ekmek sepeti ve zeytinyağı geliyor. Oldukça derin bir kasenin içi silme yağ dolu. Kase küçük bir elma büyüklüğünde. Üzerine pul biber serpilmiş. Birbirimize bakıyoruz. Tadıyoruz, yüzümüz senkronize ekşiyor. Eşlikçim, nezaketle şef garsonu çağırıyor masaya, ikram ettikleri zeytinyağının kaynağını soruyor. Öğrenip geliyor şef garson.
- Komili Rivieraymış..
Birbirimize bakıyoruz. Şarap bardağı yapış yapış. Eşlikçim daha kibar. Susuyor. Ben değilim. Yan masaya hesabı ünleyen garsonu bizim servisimizden çekmesini rica ediyorum, şef garsona nazikçe.
- Bi de barmen ellerini yıkasın..
diyorum, bardağımı geri uzatırken. İkramın geri kalanı sorunsuz geçiyor. Biz sohbeti istanbul'da mekan açılır mı açılmaz mı kaosuna bağlıyoruz. Saatler geçmiş. Eşlikçim soruyor.
- Sen sigarayı bıraktın mı?
Ben sigarayı bıraktım mı? Hayır. Oturduğumuzdan beri sigara içmediğimi fark ediyorum. Etrafa bakınıyorum. Kimseler sigara içmiyor.
-Lokanta filan gibi yerlerde Temmuz 2009'da başlıyor yasak..
diyor. Biliyorum. Çantamdan paketi çıkarıp yakıyorum bir tane, hatırlatma üzerine. Tütüyor masamızın dumanı. Birkaç masa daha tütmeye başlıyor birden bire. Güç alıyoruz birbirimizin dumanından. Sindirilmişliğimize inat. Korkutulmuş aydınlığımızı dumana boğuyoruz. Sahte zaferlerimize hazırlanıyoruz. Pencere önündeki masada oturan iki kadın huysuzlanıyor dumanlı halimizden. Hepimizin dumanı inatla o masaya doğru akıyor. Garsonu çağırıp fısıldaşıyorlar. Anlaşamıyorlar. Masadan kalkıp terk ediyorlar mekanı. Kapı önü masalarından birine geçiyorlar. Yazılmamış ittifakımız geçici bir zafer daha kazanmış sayılıyor. Onların hışımla terk ettikleri mekanda kendi dumanımızla kavruluyoruz.

Hiç yorum yok :