Cumartesi, Ocak 12, 2013

Pi'nin kulakları çınlasın!

Tuhaf zamanlardı.. Yarım sayfaya açılmış ağır darbeli Güneş K. fotoğrafı gözümün önünden gitmiyor. O zamanlar medyanın tutumu da.. Hoş, değişen bir şey yok. Medya her zaman boncuklunun peşinde.. Güneş'in fotoğrafını hatırladım çünkü Metin Kaçan, geçtiğimiz pazar, Boğaz Köprüsü'nden atlayarak intihar etti. Sevenlerinin ve ailesinin başı sağ'olsun. Olanları unutmuşum. Yıllardır hafızama bir kez bile düşmemiş o meşhum gece ve yaşananların acılı ağırlığı hafızamdan silinmiş. Pi Patel'in kulakları çınlasın!

Geçtiğimiz pazar günü Twitter'da takip ettiğim birkaç kişinin endişeli Metin Kaçan tweetleri vasıtasıyla geçmişte olanları hatırladım. Sustum. Sadece hatırladım. Toy zamanımıza denk gelen olayı ve ardı sıra sel ettiğimiz yorumlarımızı hatırladım. İki insanın, özgür iradeleriyle tercih ettikleri yaşam biçimi üzerinden yaptığım çıkarımları, kestiğimiz raconları.. Önce pervasızca masum görünen, "Kiminle düşüp kalktığına dikkat edeceksin", "Öyle it kopukla takılırsan, kafa binbeşyüüz o-hoo!", "Kadından korkmayan taş olsun, bal gibi intikam almış" tadında sonra çeşit biçim haddini aşan yorumlara eşlik eden, şiddeti hak etmek üzerinden kurduğum argümanları hatırladım. Metin ve Güneş'i tanıyan tanımayan, yediği içtiği ayrı gitmeyen, iki davette denk gelip selamlaşmış, yüzünü görse tanımayacak olan velhasılıkelam durum ve olay ile alakalı alakasız herkes konuşuyordu. Sosyal Medya yoktu, biz konuşurduk. Konuştuk. Hepimizin duruma dair bir fikri, olanlara ait haklı bir yorumu vardı, çok şükür. Söyledik. Hatırlıyorum. Git-gel yaşayan, cıvık bir yüzeysellikle vah vah'layan, her konuşanla taraf değiştirebilen, kâh Metin'e hak veren Güneş'i yargılayan kâh tersine dönen düşüncelerimi hatırlıyorum.

Metin Kaçan'ı hiç tanımam. Ağır Roman, nazarımda özgün bir eserdir. Metin Kaçan, Ağır Roman vesilesiyle yapılmamış olanı yapmış, bugün rafını sere serpe doldurmaya çalıştığımız "Sokak Edebiyatı" denilen nanenin temelini çatmıştır. O kadar.. Güneş K. ile aynı camianın insanıydık. Onu da tanımam. İnsan ise konu edilen kim bu kadar iddialı olabilir, onu da bilmiyorum? Tanımak sisli ve gri bir iddia benim için.. Olay gecesine şahit değilim. Sonrasına da ilgim çabucak dağılmıştı, az önce anlattım. Güneş'in kopan kulağı, çay çorba sofralarımıza, manikür pedikür seanslarımıza meze olmuştu. O kadar. Hayat devam etmişti. Hep olduğu gibi.. Pi'nin kulakları çınlasın!

Metin Kaçan'ın, yasalarca sabitlenmiş, ispatlanmış ya da ispatlanamamış suçunun bedelini de misli misli ödediğini düşünüyorum. Hani söylentiler doğruysa, insanız, kulağımıza fısıldananlara meyil edeceksek diye söylüyorum, olur da Metin ve yakınları delilleri karartıysa, olur da Güneş intikam için durumu saptırdıysa bile her ikisinin de bu yola insani bir güdü ile yani hayatta kalabilmek, yaşama devam edebilmek için başvurduklarına inanıyorum. Yargılamıyorum. Yadsınamayacak tek gerçek tarafların acı çektiğidir. Metin Kaçan'ın "Son" olduğunun altı çizile çizile yeniden yayınlanan, "Yılın Gazetecilik Ödülü" beklentili röportajında olayı anlatış biçimi, çektiği acının sınırını apaçık önümüze koymuş. Yok, spritüel yönelimli cümlelerinden değil, olayı anlatış biçiminden, onca yıl sonra babasının onurunu düşünen o kız çocuğuyla karşılaşıp, konuştuklarını anlattığı cümlelerden anladım. Huzur bulsun.. Güneş nerede yaşıyor, hayatını nasıl sürdürüyor, acıları sağaldı mı, bilmiyorum. Tek dileğim, bu intiharının ardından boncukçu medyamızın peşine düşmemiş, kapısına yayılmamış, yoluna çıkmamış, canını acıtmamış olması. Umarım ve dilerim hayatını yeniden kurabilmiştir. Umarım ve dilerim daha az acı çekiyordur. Umarım ve dilerim, gayrısına gücümüz yetmez. Bir yerde durmayı bilmek lazım..

Metin Kaçan'ın intiharı hafta başında ağabeyi Hasan Kaçan tarafından Twitter'da doğrulandı. Ardından haber, Sosyal Medya'da ve internet sitelerinde çığ gibi büyüdü. Güneş'in acısını, Metin'in ağrısını sanki hiç unutmamış, hep hatırlarmış gibi yaparak durumdan vazife çıkaran, acılarından rol çalan, kızan, savunan, ayıplayan insanlar ortalığa döküldü.  O gece olanlar deşildi, hatırlatıldı. En iyimserinden, en kötümserine, duruma tanık olanlar, teknik ve mesleki sebeplerle olayın takipçisi olanlar dahi fikrini yazdı. Hani değişim kaçınılmaz ya, büyük yalan. Bazı şeyler hiç değişmiyor ama nefret çığ gibi büyüyor. Şiddet ve cinsel suç kapanına kısılmış herkesi, istisnasız,  hastalıklı bir ruh olarak kabul ediyorum. Suç ile aramdaki keskin çizgiyi çekerken de yasa koyucunun insafına sığınıyorum. Şiddet ve cinsel istismar suçu işleyenleri islah etmenin, sağaltabilmenin yolunu bulmaktan yanayım.. Bilmiyorum, bu yüzyıla nasib olacak mı?

Bugün buradan, durduğum yerden diyorum ki ölümüne şiddet görerek büyümüş bir çocuk olarak, hak edilebilir şiddet söylemine taraf olabilmeyi becerdiğim zamanları hatırlamak can yakıcı.. Annemin ağzından akan kanları görünce ağlayarak saldırdığım babamın, "Maruşka da kaşındı!" açıklamasından ne farkı vardı benim o zaman hissettiklerimin? Zaman belki de bu yüzden görece.. Kimimiz büyümenin yolunu buluyorken, kimilerimiz sümüğünü yiyen o haylaz çocuğu korumaya alıyor ya da hastalıklı bir yetişkin olarak ölümüne acı çekmeye devam ediyor. Acılardan rol çalmak da insan olana hiç yakışmıyor..

Öyle işte..

.
.


Cuma, Ocak 04, 2013

Hoşgeldin İntikam..



Kaç yıldır, hazır olun Hollywood geliyor diyorum. Kolu geldi, gövdesi de seneye gelir, endişe etmeyiniz. Disney'in henüz ikinci sezonunu bitirmiş soap operası REVENGE, Abc/ Disney denetimi altında, Kanal D İç yapımı olarak Türk televizyonlarına uygulandı. Uyarlama değil, evet bu bir uygulama. Oldukça da başarılı çünkü neredeyse mekan ve karakter isimleri dışında hikayeye dair hiçbir "yerelleştirme" izi yok. En azından şimdilik. Süreyi 90 dakikaya çekmek için kullanılan dolgu sahneler ve o dolgu sahnelerdeki diyalogların başarısızlığı bile -orjinal diziyi izleyenler durumu daha iyi anlayacaktır ki bu durumda İntikam'ın hak ettiği etiket, 'Tercüme'den başka bir şey olamazdı. Allahtan tatlı bir günümdeyim. - kulağımı yormadı. 

İntikam'ın oyuncu kadrosu, küçük estetik sapmaları saymazsak oldukça başarılı. Esas kızın, orjinalinde çocukluk aşkı olan Rüzgar bile iyi duruyor genel planlarda. Yakına girince çocukluk aşkı değil de, kızın amcası gibi ya, neyse.. Engin Hepileri, Mert Fırat ve Beren Saat işin kusursuz tarafında duruyorlar. Özellikle Engin Hepileri'nin ekranda ilk kez gerçek gücünü ve enerjisini bu projeyle gösterebileceğine inanıyorum.  Ancak hikayenin bel kemiği aka Şahika ile kaval kemiği kocası için yapılan tercihler (Oyuncuların yeteneklerinden şüphem yok ama, bu bir rolü plastik olarak giyme meselesi. Neticede radyo tiyatrosu dinlemiyoruz) son derece zayıf ve kötü seçimler olmuş.

Beren Saat, son dönemde yetişmiş, genç oyuncular arasında ekran ışıltısı en güçlü ve garanti izleyicisi olanından, yolu açık olsun. Mert Fırat'ı da beğeniyorum ve bu rolü kabul ettiği için tebrik ediyorum. Sanat Grubu'nun yanlış renk ve stil seçimleriyle giyinikken karakteri Devlet Memuru gibi görünse de iyi oyuncu, yolu açık olsun. Orjinal diziyi izlerken 5. bölümde sıkıldım. Eğer bize uyarlanacağını duymasaydım da izlemeye devam etmez bırakırdım. Özellikle ikinci sezonun şakülü hepten kayık benim terazimde.  Neyse ki Beren Saat'in bu projeyi en az bir sezon götürecek kadar kredisi var, sadık seyircisinin nazarında..

Uyarlama ekibinin, "Sermaye el değiştirdi kardeşim!", göndermesi yapmaya niyet etmelerini her ne kadar zarif bulsam da, orjinal hikayede söz konusu ailenin "Krem dö la krem" tabakadan olması önemli bir noktadır. Böylece Viktoria'nın o aileye yamanmış olması, diğer çatışmalarını güçlendirir. Yani o karakterin ana açılımı dahil olduğu güçlü, köklü, aristokrat aileden kaynaklanır. Hikaye açısından ne de lüzumsuz ve önemsiz bir detay değil mi? Öyleyse tercümeye devam..

Özetle; İntikam, kişisel tarihime Türk Televizyonları'nın resmen Amerika tarafından işgalinin önemli bir sembolü olarak kayıtlanacak. Amerika, girdiği pazarı son damlasına kadar damıtmadan çıkmaz. Umarım bir B planınız vardır, Sevgili Yerel Yapımcılar.. Ve umarım bu günden sonra ekrana iş yazmak için iyi derecede mesleki ingilizce bilmek de gerekeceğinin farkındasınızdır, Sevgili Yerel Yazar Arkadaşlar..

İntikam hepimize hayırlı uğurlu olsun..
İyi Seyirler!

.
.