Pazartesi, Mayıs 26, 2008

La Moustache


Bir Emmanuel Carrère filmi. Yönetmenin aynı isimli kitabından sinemaya uyarladığı hatta senaryosunu da Jerome Beaujour ile birlikte yazdığı film, Chicago Film Festivali'nde Fipresci ödülünü almış. Geçen sene Istanbul Film Festivali'nde gösterimini kaçırdığım bu filmi iki gece evvel DVD marifetiyle izledim. "Ne çıktıysa, çıktığı anda izlemezse ölecek gençliği" gibi çalmadan, parasını bastırıp verdiğim yasal DVD'mi taktım makinaya. Huzur içinde uzandım koltuğuma. Yalnızım en kabasından iki saatliğine, tadını çıkardım.

Mesele özetle şu: Marc ( Vincent Lindon) dediğimiz evli ve mimar bir adamcağızdır. Yakın arkadaşlarının (acaba?) kızının doğum gününe davetlidirler ve her medeni insan evladı gibi uzun bir günün sonundadır, evden çıkmadan önce banyo yapıp traş olmaktadır. Aniden yıllardır kesmediği bıyığını kesmeyi düşünür. Karısına bu fikrini sorar. Umursamaz bir cevap alınca ya da aldığı cevabın içinde umursamazlık, ilişkinin monotonlaştığının ipucunu yakaladığını sanınca cırt diye keser bıyığını. Amacı karısını şaşırtmak ve ilişkiye yeni heyecanlar katmaktır (yürüyorum ben). Fakat gelin görün ki, karısı Agnès (Emmanuelle Devos) bu değişikliği fark etmez. Marc, önce bu durumun banyoda aniden içine kurt düşüren "Tavsayan Evlilik Sendromu"nun ispatı zanneder, bozulur. Sonra arkadaşları da fark etmeyince birlik oldular da onu kekliyorlar zanneder. Yine bozulur ama, sazan durumuna düşmemek için belli etmez. Efendime söyleyeyim, derken, şaka kakaya döner ve olaylar gelişir. Zaten içim sıkışmış. Boktan ve küçük bir erkek kaprisinden nasıl bir gerilim çıkacak, kesin bu kadını aldatıyor vicdanını da bıyık bokuyla aklıyor diye merak içinde o mükemmel oyunculukları izlerken olayların akışı tuhaflaşmaya başlamaz mı... O kadar gerildim ki, bir ara Marc'ın o turnikeden geçip şehirhatlarımsı vapura bindiği sahnede kalbim sıkıştı. Terledim. Nabzım hızlandı. Düğüm düğüm bir gerginlik içinde bastım stop düğmesine. Aaa! Sıçarım bıyığına da, boynuzuna da, sana da, yapacağınız filme de yeter kardeşim, dedim. Gidip yüzümü yıkadım. Bir bardak su içtim. Derin derin nefes aldım. Bir sigara yaktım ve izlemeye devam ettim.

Gerilim tanımlamasını sahiden haketmiş bir film La Moustache, evet. Babalar gibi bir gerilim filmi. Zaten daralmışım, çaresizleşmişim elalemin yönetmenlerinin ve aktör/ aktristlerinin kabiliyetlerine methiye düzmekten.

İzleyin. Ama çalıp çırpmadan...




•• Fotoğraf filmin resmi web sitesinden alınmıştır.

Hiç yorum yok :