Cuma, Mayıs 30, 2008

Mısır Günlüğü

Birinci Gün
13: 33

Gıcırdamadan açılan demir kapıyı neyleyim? Yaseminleri geçince, bahçenin mermer taşlarının gasp ettiği yeşil alandan yürüyorum ağır adımlarla, iskeleye. Denizin kokusunu neden alamadığımı biliyorum. Ruzgâr da yok bugün. Ellerim hala yanıyor. İnce uzun ve mat tahtaları da gıcırdamıyor iskelenin. Ilık tuzlu su da damlamıyor artık ellerimden. İskeleye açılan geniş camlı kapının önündeki uzun masada oturuyor, beni bekleyen. Eski şemsiyenin altında, gazete okuyor.
"HEPSİ CEBE"
Uzatıp, emanet bırakıyorum beni yakan sıcaklığını, bekleyenin serin avuçlarına. Nemli ellerimle buluyorum cep telefonumu, çıkarıp koyuyorum masanın üzerine. Gülümsüyor. "Kenara ahşap, demir, çelik tel olmadı bi engel koymak lazım. Adımını atmıyor ön tarafa korkudan.." Denizin sesini duyuyor kokusunu alamıyorum, neden? "Gitme!" diyor, "Gerek yok, böyle iyi.." Gidiyorum. Adımlarımı serinletiyorum gölgesizliğin derin koridorunda.

Hiç yorum yok :