Pazartesi, Mayıs 26, 2008

Mahallenin Mükemmel Abisi


Sahil yolunu tutturmuş dura kalka seyahat ediyoruz. Sarı Taksi, tertemiz. Sigara yasağını delmiyorum, kıyıp. Trafik ilerlemiyor, sohbet gibi. Gecenin kör vakti oluşan sokak korkusuna gelip takılıyor lafın bir ucu. nerelerden dolandığını hatırlayamıyorum.
- Eskiden mahallenin bir ucundan girdik mi, kendimizi güvende hissederdik. yürüyüşümüze bile güven gelirdi. Şimdi evinin kapısını açsan da güvende olamıyorsun diyor, taksici. Yorgunluktan olmalı uzatasım yok bu sohbeti. Belki de tanımadığım yeni sokakları geçip, kuytu bir aralıktan yaseminleri koklasam da ferahlamadan varabildiğim içindir yeni kapıma. Korkuyorum evet. Huyunu suyunu, deli bozuğunu, itini uğursuzunu bilemediğim bu yeni sokaktan korkuyorum. Köpek çığlıklarına, canhıraş kedi bağırtılarına uzatamıyorum kafamı eskisi gibi.
- Mükemmel abilerimiz vardı mahallede, şimdi nerdee??
diyor, lafın sonunu yakaladığımda. O lafına nokta koyuyor, ben dalıyorum, boğazın ışıltılı gürültüsüne. Benim de mahallemin abileri vardı. Yaz- kış takım elbise giyer, kahvenin önüne atılmış iskemlede otururdu bu abiler. Mahallenin genç dullarına, yeni yetişmekte olan tazelerine göz ucuyla bakmaz, bıyığı terlememiş oğlan çocuklarına yüz vermezler. Bayramlarda harçlık, kara kışta odun kömür, işsize iş, çulsuza çul, damsıza kahvede sabahlaması için icazet verirler. Maçlarda hakemlik, düğünlerde şahitlik, sünnetlerde kirvelik etmezlerdi. Adalet eksiğinden değil, alkışı sevmedikleri için. Kollarında kelepçe, zıpkın gibi iki jandarmanın kolunda salına salına çıksalar da bir sabaha karşı sokağınızdan, ilelebet mahallenin has abisi olarak kalırlar hatıralarınızda... Benim de mahallemin has abileri vardı. Mükemmel, sonradan girdi bizim dilimize.



•• rd, Tekirdağ 2007

Hiç yorum yok :