Cumartesi, Kasım 24, 2012

"Tiyatrodur, iyidir!"*


İstanbul Halk Tiyatrosu'nun yeni sezon oyunu, Tartuffe uyarlaması Bezirgân'ı izledim. Oyun, ayağını nasıl bir bereketle sürüdüyse o gün, bu gündür tiyatro tiyatro geziyorum. Bezirgân, Yıldıray Şahinler'in rejisiyle 13 Kasım'da BKM sahnesinde perde açtı. Anlatmakla olmaz, gidip izlemeniz lazım. İstanbul Halk Tiyatrosu repertuarına seçtiği oyunlar vesilesiyle hicvin tatlı kalesi olmaya and içmiş gibi. Sahneden, kalbinize ve zihninize kurdukları eleştiri köprüsünü kahkalarla içlendiriyorlar. Var olsunlar!

Peşi sıra, İkinci-Kat'ın çok rağbet gören oyunu "Korku Tüneli"ni izledim. Ushan Çakır, kalbimdeki yerini perçinledi. Hakkında uzun uzadıya yazasım var, kısmetse yakında.. Perşembe gecesi de, Şehir Tiyatroları'nın bol ödüllü oyunu "Şark Dişçisi"ni, Sevgili Sevinç Erbulak'ın davetlisi olarak izledim. Şark Dişçisi, Broadway prodüksiyonlarına parmak ısırtacak kadar neşeli ve zengin. Emeği geçen, ter akıtan herkesin gönlü hoş olsun. Haftaya, kısmetse, yine Şehir Tiyatroları'nda sahnelenen "Doğum Günü Partisi"ni izleyeceğim amma evvelce dün gece izlediğim Semaver Kumpanya'nın oyunu "Metot"dan bahsetmeliyim.

Cerrahpaşa civarına ben diyeyim on, siz ekleyin beş daha, velhasılı yıllardır uğramamıştım. Muhitin göbeğine yerleşmiş, biraz içre, eski ama ışıltılı bir binanın altını mesken tutmuş Semaver Kumpanya, tiyatro sanatına meftun olana uzağı yakın eden bir mekân.. Işıl Kasapoğlu'nun söz konusu sanat adına uzun yıllardır kılıç şakırdattığı arenası, şimdilerde yüksek gönüllü öğrencilerine emanetmiş. Bitmez bir aşk ile oyun sergiliyor, dinmez bir vefa ile biz popüler kültür lapacılarına hizmet ediyorlar. Bu konularda ahkâm kesmek bana yâr olmaz , düşkünü elbette kıymet biliyordur.

Jordi Galceran'ın oyunu Metot'u, Zerrin Yanıkkaya dilimize kazandırmış. Serkan Keskin'in rejisiyle taçlanan oyun tek perde. Kalabalıkların adını "Leyla ile Mecnun" vesilesiyle duyduğu, erbabını kalbini çalalı ise asırlar olan Serkan Keskin, sahnede o kadar nüanslı ve güçlü ki karşısında durmak her oyuncunun harcı değil gibi geliyor. Neyse ki Mustafa Kırantepe, Sezin Bozacı ve Sarp Aydınoğlu da yere sağlam basan basiretli oyuncular. Metot, iki saat sürüyor ama temposu hiç düşmüyor, salondaki kahkaha dinmiyor. Zamanın nasıl geçtiğini anlamaksızın, size sunulan bulmacanın peşine düşüp, güle oynaya akışa kapılıyorsunuz.

Modern ve yakışıklı Kavalcı Galceran'ın oyunu, seyircisine basit bir soru soruyormuş ama cevabı bulmasına izin vermiyormuş gibi davranıyor olsa da, boşa umutlanmayın. Hoş, sonunda sizi insafsızlık denizine dökmüyor ama, açık havaya çıktığınızda hissettiğiniz baş dönmesinin ilk sigaradan değil, arsız cevaplarımızın neticesi olduğunu da bıçak gibi saplıyor zihnimize. En azından benimkine.. Oyun tam finale yürürken meseleyi az da olsa bulanıklaştıran, içimdeki şeytanı da kıpraştıran, tanımlamaktan imtina ettiğim sallantının sebebinin inceden bir tercüme sorunu olduğuna karar verdim. O kadar kusur kadı kızında da olur diyeceksiniz. Haklısınız.

Metot, Kasım ve Aralık ayları boyunca Semaver Kumpanya sahnesinde.
İzleyin, izletin..





*Erkan Can, İstanbul Halk Tiyatrosu oyun anonsu