Pazartesi, Aralık 22, 2008

'Hayır' demeyi nasıl öğrendiniz?




11 Eylül 1997... Açıkhava Tiyatrosu'nda Chaka Khan konseri var. Çok güzel bir konser olmuştu, hatırlıyorum. Konser bitiminde cep telefonumu açtığımda iki tane sesli mesaj düştü kulağıma..
"Sana ulaşamıyorum.. Çabuk gel.. Baban nefes alamıyor.."
Annemin telaşsız, buz gibi sesi hâlâ kulağımda. Nasıl da soğukkanlıyım. İçim acıyor ama dışım buz keseli çok olmuş. Önce annemi arıyorum, babamla konuşuyorum.
"Gel beni hastaneye götür. Nefes alamıyorum.."
Takside giderken Doktor Süalp'i arıyorum. Ambulans için adres yazıyor, o da uykulu. Doktor olmak zor zanaat! Ambulanstan önce gidiyoruz annemin evine. Babam, o güne kadar sadece adını duyduğu 'o adam'la da tanışıyor. Evlendiğimi sandığı için bozuk attığı anın öznesi olan adamla, ilk kez tanışıyor. Babama sorarsan, evlenince benim bile içimden bir canavar çıkacak ve o ana kadar inşaa edilen her güzel şeyi yutacakmış. İki büklüm kapanmış midesinin üzerine, zor konuşuyor. Nezaketi elden bırakma zamanları ama, gel de anlat babama. Gider ayak o kadar tatlı ki, Soner kucaklayıp merdivenlerden bir an önce indirmeyi dahi teklif ediyor. Neyse ki ambulans yetişiyor da alaturka hallerimiz son buluveriyor. Ambulansla gelenler portatif bir sırt koltuğu getirmişler. Tek hamlede alıyorlar babamın minicik kalmış bedenini sırt sedyesine, indiriyorlar üç katı, tek solukta. Ambulans gidiyor. Biz de peşinden..

Amerikan Hastanesi'nin acilinde, babama oksijen bağlanmış halde doktoru bekliyoruz. Babam bağırıyor, avaz avaz gitmek istiyor. Hastahaneleri hiç sevmez. Doğduğumda bile gelmemiş., düşünebiliyor musunuz? O hafta eve de gelmemiş. Günlerce evin sokağına bile girmemiş. Sağ bileğini buzlu cama geçirdiğinde de tutamamışlar İlkyardım Hastanesi'nde babamı. Dikiş atıldıktan sonra o kadar yaygara yapmıştı ki kovmuşlar hastaneden. Gülerek anlatırdı. Yine o korkulu huysuzlukla, bağırıyor. Yattığı yerde zaptedilemiyor. Ölümüne gitmek istiyor. Korkunç bir karmaşa var. Sakinleştirmek için yanına giriyorum, bana da bağırıyor.
"Beni burada zorla tutamazsınız!.. "
Doktoru, boğularak öleceği için eve gitmesine izin vermiyor. Olmuyor. Doktorlara özgü o büyüleyici maharet bile ikna edemiyor, babamın öfkesi dindirilemiyor. Çaresiziz.  O kadar enerji harcıyor ki gitmek için oksijen maskesi de işe yaramıyor, tıkanıp kalıyor kanserli hücrelerden zaten kuş hadar kalmış olan ciğeri..
"Söylesene orospu çocuğu, oksijen versinler! Parana mı kıyamıyorsun?"
İsmim, hastane koridorlarında çınlıyor. Annem ayıplıyor babamı. Nankör bu adam, diyor. Ben ayıplamıyorum babamı. Anlıyorum. Sonunda Sualp, babamın yanına gidip, son bir tetkik yaparak kanda bilmemne oranına bakacağını ve sonra da eve yollayacağını söylüyor. Söz veriyor. Babam gözümün içine bakıyor, doktorun verdiği sözün gerçekliğini tartıyor. Onaylıyorum sessizce. Kolunu uzatıyor. Hemşire basıyor iğneyi. Gevşeyip kalıyor. Gözünü gözüme dikiyor. Ömrümce tek bir kez bile yalan söylemediğim adamı, kandırıyorum. Elini tutup sedyenin yanında yürüyorum. Onu odaya alıyor, yatağa yatırıyorlar, elini hiç bırakmıyorum.
"Başka şansımız yok, bu halde eve gidemezsin.. İyi olacaksın, söz veriyorum."
Elimi sıkıyor. Diazem'in etkisi azaldıkça, huysuzluğu çoğalıyor. Hemşire gelip, basıyor bir iğne daha. Sabaha kadar bu tempoyla gidiyoruz. Durmadan konuşuyorum. O sadece başını sallıyor. Söz istiyorum. Her tür cümle ile yalvarıyorum.
"Nasılsa adamı sike sike tutuyorlar hastanede... Görüyorsun işte... Basıyorlar iğneyi çuval gibi yatıyorsun... Hiç değilse iki laf edebiliriz lütfen uslu dur, uyutmasınlar.."
İnatla başını iki yana sallıyor. Tükeniyorum. O da.. Gün kararırken, ikna oluyor aniden. Başını, "Tamam" anlamında sallıyor. Söz mü? Bir kere daha sallıyor. Gözleri kapalı. Babam her sözünü tutar. Hemşireye tembihliyorum iğne yapmamaları için. Eve gidip duş alıp, üzerimi değiştirip, geri geleceğim. Annem başında nöbetçi olarak kalacak. Annemi de tembihliyorum. Söz verdi, uslu duracak. Babama iğne yapılmayacak.

Uykusuzum ama hissetmiyorum bile. Araba kullanamıyorum. Ağlamıyorum ama. Hiç ağlamadım galiba. Söz vermiştim babama. Ağlama sakın, dediydi bilmiyorum hangi arada. Kulağımdan gitmiyor o cümlesi. Eve gidip duş alıyorum. Üzerimi değiştirip çıkıyorum. Aceleyle hastaneye dönüyorum. Babam uyuyor. İğne yaptılar mı? Hayır, diyor annem. Diazem iki saat kadar uyutuyor babamı. Günü devirene kadar ezberledim, biliyorum bu rutini. Ama babam uyanmıyor. Hesap yapıyorum. Taş çatlasa bir saat oyalandım evde. Babam uyanmıyor. Hemşireyi çağırıyorum. Normal, diyor. Normal olmadığını biliyorum. Kendi doktorumuzu arıyorum. Süalp gelip, babamı kontrol ediyor. Hepimiz koridorda bekliyoruz. Allahım ne deli bir kalabalık var etrafımızda. Herkes orada! Süalp, odadan çıkıp yanıma geliyor. Omzumdan tutup kalabalıktan uzaklaştırıyor. Elinde beyaz bir hap var. Zaten minicik hapı ikiye bölerek uzatıyor. Yut bunu!
"Biter bu iş bu gece... En geç 12 gibi... Bilinci kapanmış... Yapılacak her şeyi yaptık... Artık hiç acı duymuyor... Rahat ol... Seni, bizi duyuyor olabilir.... Bir süre sonra makineye bağlanması gerekecek.... Sana sorarlar... İznini isterler... Bağlamayalım... Uzatmadan bırakalım gitsin.... Herkes için en iyisi bu.... Hayır demen yeterli.... Makineye bağlanmadan bu işi bitirmek en iyisi..."
Gerisini duymuyorum. Hastanenin kapısına çıkıp sigara içiyorum. İslam Cenaze İşleri'ni arıyorum. Numarasını Bahtım vermişti, hastanedeki şuursuz kalabalığı görünce halime acıyıp, "Sana en gerekli adam bu, numarayı yaz bir kenara" demişti. Arıyorum. Ali Bey huzur dolu sesiyle açıyor telefonu. İçim duruluyor. Hemen de geliyor hastaneye. Kalabalığa bakıp "kim ilgilenecek detaylarla?" diyor, "Ben!" diyorum. Az konuşuyor. Az soru soruyor. En az soruyla, en çok bilgiyi acıtmadan alıyor. İşinin ustası. Cep telefonunu veriyor. "Vefat gerçekleşince beni haberdar edin, lütfen." diyor gitmeden önce.


O gece onbiri kırkbeş geçe "hayır" diyorum sarışın bir hemşireye.



Böyle işte..

27 yorum :

kadıköylü dedi ki...

eğer adım ömer kuseyri olsaydı utancımdan bir daha sesimi çıkarmazdım!!

:((

üzümlü kek dedi ki...

offf ranini offff!

Anonymous dedi ki...

çok ağır bu yazdıkların anlattığın anın ağırlığından vazgeçtim konuyu bağladığın "hayır demeyi öğrenme" meselesi çoook ağır arkadaşım!!!

gülcan dedi ki...

... Karakolun köşesine üçümüz geldik ranini,İsmet amcam kaldırımdan yürü dedi bana.
... Muzlu süt'ün tadı gene damağımda.

sema dedi ki...

beni yine ağlattın ranini, ne diyeyim sana.

Hadsizin Baskani dedi ki...

@Ranini,

Senin blog'un makyajlı makyajlı okunmuyor... Kızım, sürekli ağlıyorum, sözde anti-depresan da kullanıyorum ama bana mısın demiyor! Sözcüklerin, anlatımın, üslubun her şeyin sımsıcak. Kızlar, Dior Show mascara çok boktanmış, sakın almayın heee, sağolsun Ranini sayesinde fark ettim. Bu arada, ben hala "HAYIR" demeyi öğrenemedim...

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum... Küseyri'ye de nanik yapıyorum :)

nereden nereye dedi ki...

eskiden gözyaşlarım kalbimi yıkardı şimdi sadece yüzüm ıslanıyor.

sadece bir ay bir üniversitenin onkoloji servisinde çalıştım. anca o kadar dayanabildim. personel yönetimi işi. ( hasta bakıcılara yatakları toplamalarını hastaları ışın'a ve bilumum çekimlere göndermelerini vs söylüyordum çok büyük iş!)

her hafta en 2-3 cenaze çıkardı onko'dan. onkoloji morgdan önce son duraktı. ama biz her sabah hasta sayımı yaparken sekreter hanım ile "x teyze , y amca bugün iyi görünüyorsun maşallah" tarzı artık hangi tip yalan bilmiyorum pembe desem değil beyaz desem en afilisi bu sanırım. kefene sarılı yalanlar söylüyorduk. hele ben eve her gün çiçeklerle dönüyordum. hasta yakınları beni çok seviyorlardı.

sonra ayrıldım ordan bana göre bir iş değildi. gereken bölümü atamam yapılcak diye ordan başlamıştım olmadı. bir ay hiç öğlen yemeği yiyemedim. moralim hep yerde. ama hayatı öğrendim.

bu hikaye bana o kötü günleri anımsattı.

baban her ne sebeple terk-i diyar etti bilmiyorum. ama huzura erdiğini düşünüyorum. çünkü eğer yaşarken sarılmaz acılar çekiyorsa insan ölüm tek kurtuluş. tabi kalanlar yıkılıyor. ve her ölüm erken ölüm.


@ Hadsiz Başkan

konu ile alakasız ama ben marka vs konusunda çok kültürlü değilim,hadsiz başkan hanım sık sık marka isimleri veriyor anlamıyorum. bu çok önemli değil. ama fransızca ya da ingilizce kelimeler kullanırken parantez içi türkçe karşılıklarını da verirse en azından anlamış olurum. bilmemek ayıp değil ama öğrenmiş de olmak güzel olur benim için.

@

bence bu yazıyı okuyup gözünden yaş gelmeyen herkes yazıyı ithaf ettiğin kişi olmalı. ömer beyi muhattap almanı tuhaf buluyorum Ranini.

mesela köşeni renklendiren Hadsiz Başkana adasan bu yazıyı sevinirdim. hiç olmadı adsız okuyucu bu yaı sana de :D

keyifli günler.

Hadsizin Baskani dedi ki...

@nereden nereye,

Canım, bana resim adadı Ranini'm :) yeter de artar ama ne yazık ki adaya adaya lavuk resmi adadı :P

ölene kadar ölümsüz dedi ki...

hep içimi burkuyosun hep :( bana doğum günüm için yazdığın şeylerdeki gibi ama bu çok daha acı raninim :(

nereden nereye dedi ki...

utanmıştır kesin Hadsizin Başkanı.

sanırım K.T.fotosuydu. ben mert öcal'ı tercih ederim. o daha bir hoş. hem kumral adam daha iyidir.

sağ ol bu arada H.B. özenli yazdığın yorum için okudum daha bir anlayarak.

neyse kuseyrinin sesi mi çıkmıyor yoksa uğrama mı oldu.

ranini eğer yorum atarsa zatalileri siz yayınlarsınız, demokratik bir insansını zannımca.

joker dedi ki...

zaten istinye park mevzusundaki mert bilmemne mert öcal olmalı :)

nereden nereye dedi ki...

evet JOKER haklısın. ben de o mert'in mert öcal olduğunu düşünüyorum. mert'in de şu güne dek tutan bir dizisi yok. adam cidden yakışıklı en azından tipini izlerdik.

tolgahan sayışman'ı seyretmekten hoşlanmıyorum. kumral adam güzel ama ondan bir elektrik alamadım. tipik iyi aile çocuğu saçı başı, tarayışı.

(konu ile igili değil ama yazmış oldum.)

Hadsizin Baskani dedi ki...

Evet o arslan parçasının adı Mert Öcal'mış... Sayenizde googledan resmini tarattım ve adını sağladım. O dizi yapsın ben onun dizisinin izlenmesi için AB grubunu katakulliye getiririm :)) kapı kapı o rating aletli televizyonlu ailelere ziyarete giderim :P vallahi de billahi de... Dünyanın sanırım sezinci harikası "kendisileri" kadın izleyici bu varlıktan mahrum olmamalı kesinlikle... Oyunculuğu hakkında yorum yapamam çünkü hiç izlemedim. Tahmin ediyorum boktandır :P

Hadsizin Baskani dedi ki...

Kızım, kızım sen diyorsun da tipik iyi aile çocuğu mocuğu yok saçı başı şöyle böyle diye Tolgahan için, var ya ben eski manyak ben olsam şöyle 18-22 yaşlarımdaki ben, valla onu kapar şöyleeee bir yoldan çıkarırdım evelallah, oldschool rocker yapardım herifi, koluna da kendi adımı bilem yazdırırdım her gece de kötü emellerime alet ederdim :) Eee sözlerini Sezen Aksu'nun yazdığı bir şarkının sözleriyle oynuyorum ve aynen böyle diyorum sizlere: "eğlenilecek erkekler var, evlenilecek erkekler var". Heh işte bu da eğlenilecek olanlarından! Daha ne diyem fikrimi zikretmek için :) Hay, neden evlendim ve çocuk yaptım erkenden bok mu vardı :P Ne fırsatlar kaçırmışım meğer :)

Not: Sonu latifedir ama her şakada da bir gerçeklik payı olduğunu belirtirim :P

Neyseee...

Gulhan dedi ki...

kizlarin sanssizligi oyle taptiklari ilk erkegin babalari bile olsa ylesine isikrarsizlik devamsizlik gostermesi, ondan sonrasi ayni gidiyor Ranini, tecrube ile sabit olmustur goruyorum etrafimda.
oyle babalri kizlari sevmesin de kim sevsin? oylesine bir hayat, dopdolu renkle cumbusle zevkle sefayla.belki sefa degildi, ama nereden baksan hamile kaldigi ve cocugunu bir sekilde buyutmeye calistigi icin anneler hatali bulunup kizilir, babalik gibi bir yukun altina girmek istemeyen girse bile yuku kaldirmayi beceremeyen, yuku kaldirsa bile altinda eziligi icin hayati herkese zehir eden babalara acinir cocuklar tarafindan.
en renkli onlardir cunku, en fazla hikayeleri olan, en enteresan arkadaslari olanlar hep onlardir. elimizi attigimizda bulamadigimiz, bulsak bile uzun zaman tutamadigimiz sevgisini kazanmak icin herseylerine katlandigimiz onlardir.
kiz cocuklarinin ilerdeki iliskilerine yardimi olamaz boyle bir baba kiz iliskisinin ben soylemiyorum psikologlar soyluyor...

cnbce dedi ki...

başın sağolsun. yıllar sonra da olsa.....................................................................................

joker dedi ki...

@nereden nereye
herkes istediğini beğenir de erkek halimle kıvanç ı gördüğümde daha 20 metre öteden "bu kim lan!" dedim :) yaklaşınca o olduğunu anladım. mert i filan yakından görmedim ama kıvanç aşmış birisi, tipi pek tartışmaya açık değil bence.. keşke öyle bi lavuk olsam bende :))

Hadsizin Baskani dedi ki...

@Joker,

Ya bu Türk milletinin sarışın sevdasını anlamış değilim! Hiç de "kim bu lan" denilecek bir herif değil yani birkaç defa gördüm ve ayrıca doğal sarışın da değil açık kumral bu herif ve kalıbımı basarım L'oreal Majihighblond'un küllü inci ultrasarı (meraklısına 903) rengini uyguluyorlardır o kadar da yapay bir ton yakından... geçen yaz gördüm saçı daha kısa ve sarıyken ve de yine iddia ediyorum gözü renkli ama üzerine color enhancer dedikleri renkli gözlere uygun renkli lensler de takıyordur çünkü onlarla ancak bu kadar bariz bir renk elde edebilir bir insan gözünde... Uzun lafın kısası, ultra bakımlı ve güzelliği ile self-conscious olan bir kadın ne kadar çakmaysa bu herif de o kadar çakma... Eminim sen doğal halinle onun gibi bir lavuksundur :)) (bu bir komplimandır senin de en az onun kadar yakışıklı olduğuna aksan yapıyorum)

Süper ötesi bir herif görmek isteyen mes belles poupées (not: herifler bakmasın komplekse girebilirler ONLY FOR FEMELLES!!!) sizlere BRANDON BEEMER'i şiddetle tavsiye ederim :)) Days of Our Lives ve The Bold and the Beautiful onun sayesinde izleniyor :P en azından benim tarafımdan... Hele bir sahnede ağlıyordu hayatımda bu kadar güzel irisleri (gözleri demiyorum çünkü göz deyince şekil de işin içine girer iris hepinizin bildiği gibi renkli olan kısmı) olan bir adam görmedim haddini de biliyor kerata, pembe dizilerde oynuyor sınırlı yeteneğiyle... Bizim de ülkemizde oyuncular için sendika olsa ve oyuncuları kategorize edip pembe dizilerde oynayanlara başka yerlerden teklif gelmesini engelleseler yeteneksiz fakat güzel insanlar ekranları farklı zamanlarda işgal ederdi böylece haksız rekabet de olmazdı hani, fena mı... Ne bileyim prime timeda pembe dizi izlemezdik bu konuda çok doluyum... Kaldı ki şu an izlediğimiz birçok dizi de pembe dizi kalitesinde bile değil...

nereden nereye dedi ki...

KT orjinal sarışın bunu tartışmak bile abesle iştigal. zira herif best model seçildiği sene çiğ sarıydı dünya kadar fotosu var o yıllara dair. bazı sarışınlar yaş aldıkça renk olarak koyulaşır.(en azından ben koyuldum diğerlerini bilemem gene de genelleme isteğim engellenemez :D )hala aynı tonda saç kirpik kaş renginde kalanlar kimler onları da merak ediyorum.

neyse KT orjinal olsa ne olmasa ne beni açmıyor. Seksi bulmuyorum.

Hadsizin Başkanı önerdi diye B.B. a da baktım. adamı fransızlara
benzettim kıt kültürümle. burun ve yüz yapısı olarak çok sıradan. ve tek bir göz rengiyle seksi bulamadım. Allah'ın yarattığı hiçbir kula kötü söz söylemek istemem ama.

B.B nin gözleri bana rus haskilerini hatırlattı. haskilerde güzeldir ama soğuktur. buz tuttum.

güzellik yakışıklılık ne kadar göreceli bir kavram. zaten tek olsa herkes evde kalır.

bu arada B.B nin çıplak pozları fena değil, karın kaslarını sevdim :P ama o da pek çok erkekte var. ( yani o piyasada) bu arada herif 1.80

bizim best modeller en azından 1.85 cm üzeri :D. neyse boy konumuz değil.

tolgahan'a alıcı gözle bakmanı tavsiye diyorum. tipik iyi aile çocuğu. haa ben onu yoldan çıkarırım diyorsun da. her şeyin aslı güzel.

misal o adam Tolgahan 'dan bahsediyorum ıssız adam'da oynasa ne kadar inandırıcı olurdu. çok temiz yüzlü çok. K.T.'yi en azından daha kabiliyetli buluyorum.

mert Öcal, azra akın ile bir dizide oynamış dizi 3-4 bölümde kaldırılmıştı geçen sene. herif azra'dan daha güzel. o adama göre partner bulmak başlı başına bir zanaat. yapımcılara iyi şanslar.

bunca erkek güzeli arasında çok esmer sevmeme rağmen burak özçivit'i anmadan geçmeyeyim. burak çok tatlı değişik bir çekiciliği var. kaşları ince mince ama cidden seksi :P esmer sevmeyen beni bile kendine hayran bıraktı. ( sarışın, esmeri renkli göz sevmem ben de çok cinsim bana da kimse yaranamaz )

( cidden blog konusu ile çok alakalı oldu :) )

Hadsizin Baskani dedi ki...

Ranini, scusa... hem de please dieci milyon kez scusa perché çok kel alaka şeyler yazmaktayız buraya :)))

Gelmiş geçmiş en seksi ve en yetenekli adam Terrence Howard'tır artık ona da kulp takanı valla döverim heee :) Kendisi "Crash", "Hustle and Flow" ve "Ray" adlı filmlerde çok iyi bir oyunculuk sergiledi... Josh Duhamel de fena değildir ve bir de bir Olivier Martinez vardır ki ona bok atan karşısında beni bulur :P

Burak diye bir adam bilmiyorum yani bakarım ona da googledan.

Hadsizin Baskani dedi ki...

Çüş kızım, Burak da hoşmuş valla biz bunların hepsini Hollywood'a terrörist rolü için auditionlara yollayalım... Biraz kumraldan hallice, fake blonde olanlarını da IRA mıra hesabı dönem filmi felan fişfikan çevirirlerse ve de tabii ki de dublajla mublajla İrlandalı ayağıyla göndeririz hem fena mı Hollywood'ta "diğerleri grubu" için istimlak yapılmalı :) Nereye kadar Hispaniklerin ve İran'daki Devrim'den kaçanların ya da bilemedin Pakistan'dan - Hindistan'dan kaçanların terörist rolü oynaması aaa canım biraz da başkaları para kazansın değil mi ama...

nereden nereye dedi ki...

Oliver Martinez ciddi ciddi nesli korunması gereken erkek türü. taş maşallah.

Josh Duhamel de yakışıklı ama çarpılacak türden bulmadım.

Terrence Howard'a gelince zenci ya da meksika melezi sanırım. var onun köklerinde bir şey. okumadım detaylı vardır bir açıklaması. yetenek karizma insanı çekici gösterebilir ama kesinlikle yakışıklı ya da çarpılacak biri değil. kızmasın kimse ama; biz kadınların sevdiği şey bazı durumlarda adamların oynadığı rol, yoksa o rolden çıktığında adam o adam olmuyor.

HAYIR demeyi öğrenme konusunda bir iki kelam etmek istiyorum.

Hayır demeyi keşke bilseydim vakti zamanında. bir kere insan hata yapıyor telafisi yok. ama hep sevgiden. bugün olsa hayır derdim, ama ne çare. geri dönüşü yok.

gereken yerde gereken cevap. evet mi hayır mı. oysa evetler bazen kalpten geliyor. kalbe nasıl öğretir insan hayır demeyi. bir başlangıç lazım. ben artık başladım.

saygılarla.

joker dedi ki...

sadece bir iki basit operasyon geçirirsem kt kadar yakışıklı bir lavuğum :D

terrence? :P bende hastayım bizim milletin sırf ünlü diye eminönü ne çıksan on tane göreceğin tipleri beğenmesine :)

ayrıca zevkler renkler klişesini boşa icat etmemişler, şudur budur şeklinde kanun hükmünde kararnameler gereksiz bu tür mevzularda :)

ranini dedi ki...

allahım,

tek bir gün sabah bloga bağlanmadan toplantıya gittim meselenin geldiği boyuta inanamadım:)))) hayır, mevzuu o değil yakalayamıyorum da bir yerinden konuyu işin kötüsü..


ancak,

mert öcal bana biraz itfaiyeci modeli geldi ha alişan ha mert öcal fark göremedim, yeminlen bu bir.

ikii,BRANDON BEEMER olur.
hatta keşke yaprak dökümü'ne girse şevket niyetine

;)

Hadsizin Baskani dedi ki...

@Joker,

Joker'ciğim, sen gel bakayım yamacıma yamacıma :P Bu blogun da Junior Müjde Ar kılıklı yorumcusu olmaya tam gaz gidiyorum emin adımlarla anasını satiiim :))) Saç da çakma açık kızıl... Eee inceden de "hafif meşrep" bir kadın portresi çiziyorum desturlu desturlu... Bak koskoca Mr. Küseyri bile farketti :P Herif, meşrebimiz ayrı dedi :))) koptum yaaa...

Laf aramızda, Terrence'ıma da toz kondurmam çok şirin be... Koyu yeşil çekik gözler ve koyu kızıl Afro-Amerikan ten bir kadın başka ne ister :)

Son söz, amman heee lütfen operasyon moperasyon geçirme. Güzelim, sen benim nazarımda KT'den daha yakışıklısın :) Hem o kim beaaa, zottirik şey...

Son sözün sonu: Ben sizin bacınızım, ben ne dersem o olur :P benim dediğim heriflerin yakışıklılığını ya da yakışıksızlığını genel geçer olarak kabul edeceksiniz :)))

@Ranini,

Kıııız, Ranini, yaaa Alişan ve Mert Öcal arasındaki farkı şöyle açıklayayım. Biri repulsive diğeri provocative :) bil bakalım hangisi procovative :PPP Alişan deme valla Sonbahar Kemal'le ben evlenirim sonra ortada kalırsın :P Bu konuda hassasım :))

Evvvet, her libido güzeli kadın BRANDON BEEMER'ımı beğenir :))) Düşük kaşlar, mavinin en güzel tonunda ve kaşlarıyla paralel düşüklükte ağlak gözler, altın bronz ten, kirli sakal, siyaha yakın koyu kumral saç ve Rönesans'ın masterpiece'i olan, Michelangelo'nun yaptığı, David Heykeli'ni bile kıskandıracak kusursuz bir vücut... Tanrım, sanırım hava 50 derece :)) Çok doğru seçim Ranini'm, canı gönülden kutluyorum seni bebeğim :P

O değil de, çıtır severlere de ROBERT PATTINSON'ı dehşetengiz bir şekilde öneriyorum. Pattinson, 5 sene içinde People tarafından en yakışıklı erkek seçilip 10 sene içinde de aynı "Gülün ikizi(!)" George Clooney örneği gibi gavur yayınlarını takip etmeyenler tarafından bile tanınmazsa eşek olur zırlarım... Little Ashes'ı merakla bekliyorum. "How to be"de mükemmeldi bence, jestleri ve mimikleri süperdi. Oyunculuğu şaşırtıcı derecede çok iyi ve asimetrik dolayısıyla da çok çekici yüzüyle kriz sonrası Hollywood'un yeni ilahı olacak gibi... Şimdiden de olmuş gibi eğer küçük çocuklar tanıyorsa sağ olsun Harry Potter aka Hayri Pıtır, bu "çocuk herif" yırtmıştır...

nereden nereye dedi ki...

@hadsizin başkanı

kesinlikle; Robert Pattirson bir ilah. adam ( bence çok genç ama) 1986 lı ve 1.85 cm.

ama tr de yaşasa çoktan 40'lık bir karının elindeydi isim vermiyorum. sonradan görme sultanlar tutardı elinden.

harry potter falan izlemediğim için kendisini keşfedememiştim. sayende oldu. teşekkürler.

Brandon Beemer evet adam güzel kız güzeli olay bu :D neden birbirimize tek beğeni için nüfuz ediyoruz ki. çok gereksiz. herkes başkasını sevsin beğensin.

mert öcal iyidir be ranini. bakma sen yıldızı parlamadı ama hoştu. elinden tutanı yok sanırım. öyle itfaiyeci tipliye can kurban.

alişan ile mert öcal ı aynı gözle değerlendirmen ile önünde eğilerek hadi oğlum Alişan iyisin diyorum.

Allh'ım sen Alişan ve benzeri ses ve görüntü yoksullarını tv lere çıkartma da göz zevkimizi bozmasınlar. adam da değiltip ve ses eğitim bile yok. biz neden hala o yetenekzedeyi izliyoruz!

show tv seni eskiden de sevmezdim şimdi hiç sevmiyorum.

joker dedi ki...

mevzu uzuyor diye kızmıyordur inşallah ranini.. :D brandon iyiymiş ama bence tipini bozan ne biliyor musunuz? göz rengi! harbi tam husky.. hayır cam bakışlı olabilir ama bu kdr olmasın be. tadında kalsın.. misal galaksinin en çekici adamı julian mcmahon gibi baksın :) bende dr troy u tartıştırmam başkan! :D ayrıca madem öyle diyorsun seni kırmıyor operasyonsuz yakışıklılığıma devam ediyorum :P saygılar. :)