Pazartesi, Nisan 06, 2009

Tatarak, Tavernier ve Absürdistan


Gördüğüm ilk sinema filmi Tante Rosa'nın büyük oğlu Antonio'nun öğle yemeği için eve geldiği o cumbalı Tarlabaşı evinde sofanın mermer taşına üstüste bırakılmış 3 yuvarlak metal kutuydu. Bunlar ne? Film. Ne filmi? Sinema filmi. Ne yapıyorsun bunları? Taşıyorum. Film kutularını omzunda taşırdı Antonio, kambur gibi bir nasır vardı sağ omusunda, gösterdiği zaman korkardık. Sonraları o filmlerin makineye takılıp, beyaz bir perdeye resimler yansıttığını öğrendim. Geriye gidip, en geriye gidip düşündüğümde hatırladığım ilk sinema filminin Venüs Tiyatrosu perdesinden yayılan şarkısını hala hatırlıyorum.

Bang bang chitty chitty bang bang
our fine four fendered friend!

Ian Fleming'in romanından, Ken Hughes'in Roald Dahl ile birlikte senaryolaştırdığı ve yönettiği çocukluğumun efsane filmi "Chitty Chitty Bang Bang". İstanbul Film Festivali'nde ise siftah Polonyalı yönetmen Andrzej Wajda'nın son filmi, Tatarak'a nasib oldu bu sabah. Bu arada, gekeneksel festival mekanım "Sefahathane" biraz geç açıldığı için bekleme mekanı olarak Cafe Krepen'i seçtim, seçtiğime de pişman oldum. Mekan aşırı derecede kimliksiz, kişiliksiz, servis rezalet denilecek kadar ağır, kimseye tavsiye etmem. Tatarak, Wajda'nın Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı için yarışan son filmiymiş. Filmin beni en fazla etkileyen kısmı, hiç mimik görmeden sadece mizansen ve sesle üstelik tek kelimesini bile anlamadığım bir lisanda bile canımı acıtabilmesiydi. Acılar her dilde aynı.

Tavernier'nin filmi "In The Electric Mist" ise bir uyarlama olduğu için ve ilgili eseri yani James Lee Burke'nin "In the Electric Mist with Confederate Dead" adlı kitabından da bihaber olduğum için senaryo üzerinde pek laf edemeyeceğim. Hani algılayamadığım bir şaheser yaratıldıysa diye söyledim. Ama izlerken mütemadiyyen daraldığım, "bunun on gömlek iyisi senelerdir tekrar tekrar yapıldı hocam, büyüsü nerde, sizi ne etkiledi de bu filmi çektiniz ve o etkiyi ben niye göremiyorum" dedim durdum. Tomy Lee Jones yine sıradışı bir oyunculuk sergiliyor ama ben yoruldum artık bu adamı adult/ emekli poli, kanun adamı rollerinde görmekten. Şahsen kendisini salon enrtikası teması içinde hastalıklı bir ruhu müflis olarak filan görmeden ölsün istemiyorum. Yeter billahi!

Günün son filmi, Alman yönetmen Veit Helmer'in eşliğiyle izlediğimiz "Absürdistan" oldu. Bu modern lysistrata uyarlaması yönetmenin aklına gazetede okuduğu küçük bir haberden gelmiş. 2001 yılında Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Sirt Köyü'ndeki kadınların su sıkıntısı sebebiyle giriştikleri seks grevi filme konu olmuş. Film başlamadan perde önüne gelen yönetmen salonun fotoğraflarını çekti ve "bir poz daha çekeceğim bu sefer daha çok gülümseyin. Filmimi bu kadar insanın izlediğini arkadaşlarıma ispatlamam lazım." diyerek espri dolu bir "merhaba" dedi. Film bittikten sonra da soruları cevaplayacaktı ama ben salondan çıktım. Urugh'un söylediğine göre izleyicileri sohbetiyle de güldürmeyi başarmış misafir yönetmenimiz. Film için seçilmiş tiplemeler keyifliydi, başarılı oyuncu fotoğrafları oluşturulmuş. İzlerden pek gülemedim. (Zaten zor gülüyor, kolay ağlıyorum. Yaşlılıktan olsa gerek.) Serap Bahadır'ın kostümleri başarılıydı. Sorarsan, "filmi pek de beğenmedim" derim. Sormazsan, ses etmem.



Böyle yani...


.. Fotoğraf: Tatarak- Pawel Szajda


.

7 yorum :

teletabi dedi ki...

Sabah Tatarak'ı ben de izledim. İksv sitesinde filmin direk sonunu yazmışlar, çocuk öldü ben de acaba şimdi ne gelişmeler olacak diye düşünürken film bitti, kalakaldım öyle.

felek melek dedi ki...

venüs sineması neresi ranini?

ranini dedi ki...

@felek melek

taksim'de simdilerde harabe olan "venüs tiyatrosu" eskiden sinemaydı. nam-ı diğer, majik sineması..

sema dedi ki...

of ranini nası bi güzellik bu? başkan görmesin valla:))

ranini dedi ki...

@sema

özellikle seçtim bu fotoğrafı, başkan için :)

tuba dedi ki...

Aksam izlerken.. hep seni düşündüm.. Merve 'nispeten' saçlarını toplamış ve düz fönlü olduğunda..

Kemal' in kaydırakta ki halinde ise aklımda sen güldüm çok :)

Hadsizin Başkanı dedi ki...

Ayooool, bu adam omuzlarından ve kollarından belli ki kısa, hem de donlu monlu, ayyy o da ne donu babanne donu gibi bir de ten rengi falan! Très dégoûtant :P Napiyiiim ben bu adamı beeeea :) Kızım kızııııım benim herifim bu adamı 3'e katlayıp 4'e böler beeeea :P Ooooo :P Amaaa kadınlar adına bu güzel düşünce için teşekkür ederim :))) Hep çıplak kadın vücudu mu olcek beeea, ayyy biraz da erkek vücudu şeeettirsinler işleri ne ki :PPP Kaknemler işte :)