Perşembe, Nisan 30, 2009

Beni Kategorize Etme*


Kulakları çınlasın, "Olmaya devlet-i cihânda bir nefes sihhat gibi" lafını sarf'eden büyüğümüzün haddizatında ve çoğunlukla "ruh" sağlığından bahis eylediğinden şiddetle şüphe etmekteyim. Telaş etmeyin, maalesef edebi bir tartışmaya yanaşmaya niyetim de, halim de yok. Muhubbi'nin bu sözünün maksadını saptırmak içinde bulunduğum ahvâl sebebiyle işime geliyor diyelim. Allah her kuluna öncelikle ruh sağlığı nasip etsin. Yok. O da olur da, bana asıl lazım olan laf şu: Allah kimseye ruh sağlığı bozuk olan bir ahbap, akraba nasip etmesin. Çünkü ruh sağlığını zayî edene nispeten bayram ilan edilirken, giren çıkan size durumu yaşanıyor özellikle de yaş ilerledikçe, sabır tükendikçe. Neyse. Koy bunu kenara, benim derdim sahiden de başka. Anlatıyorum.

Hepimizin de bildiği gibi benzeri yaşamsal kriz durumlarında her insanımızın içinde doğuştan var olan "yardım" butonu aktif hale gelir ve -çok şükür- etrafınızda bir koruma halkası belirir. Ancak bu halkadan maraz doğar ve çoğunlukla kakafoni oluşur. Her kafadan bir ses çıkmaya başlar, tamamen iyi niyetle ve yardım amacıyla elbette. Fiiliyatta maraza çıkaran yardımsever olma halimiz çok zaman lafzi durumlarda da geri durmaz, ayar bozmaya devam eder. Şöyle yapsana, böyle yapsana, şunu denesene, bunu denesene, oraya koyalım buraya koyalım mahiyetli atonal çığırışlar eşliğinde kendinizi 'denedim- yaptım- koydum' savunma üçlüsünün koynunda bulursunuz. İkna olmazlar. Susmazlar. Alâka Cübbesi altında illegal bir terör estirir, sizi bezdirmeye devam ederler. Derdi bertaraf etmeye vakit ayırmak yerine cürmü meşhut savunması hazırlamakla uğraşırsınız.

Bir dostunuza yardım etmek, ona destek olmak istiyorsanız sadece şunu yapın: İhtiyacı olduğu anda yanında olacağınızdan, sorgulamadan, fazla konuşmadan, yargılamadan sadece orada olacağınızdan emin olmasını sağlayın. Dara düşmüş dostunuzun durumu öğrenmek için sorduğunuz soruları evvelce kaç kez cevapladığını, ilk anda aklınıza gelen yöntemleri kimbilir kaç zamandır eskittiğini en azından böyle de bir ihtimal olduğunu unutmayın ve ne anlatırsa o kadarını dinleyin. Çok zaman sadece "Var mı bir ihtiyaç?" diye sormanız ya da "buradayım" demeniz yeterli olacaktır. Bana oluyor. Yardım almaktan kaçınır olmanın, kuyruğu dik tutmaya çalışmanın pek çok sebebinden biri de -en azından bende zuhur edeni- budur. Bir dostunuz size hiçbir sıkıntısını anlatmıyorsa, emin olun bu ve benzeri meselelerden yıldığı içindir yoksa her insan yanında başını yaslayacağı bir omuz, ağladığında mendil uzatacak bir el ister.

Babam vefat ettikten yaklaşık on dakika sonra gecenin köründe hastane bahçesine doluşan kalabalığa, her kafadan bir ses ve öneri çıkmasına çok şaşırmıştım. Annem dahil hiçbir insan evladı yanıma gelip, elini omzuma koyup, "nasılsın?" diye sormadı, "burdayım" demedi ama her gelen ziyaretçi en az bir kez hastalığın seyrini, ölüm anının nasıl geldiğini, mevtanın hangi camiden kalkacağını, nereye gömüleceğini, helvayı kimin kavuracağını öğrenmeyi deli gibi istedi üstelik aldığı cevaplarla yetinmeyip bir de akıl verdi. Rahmetlinin seveni çoktu. beni değil onu sevdiklerini ispat edip, dağıldılar cenazeden sonra. Olsun. O günden kazandım sağ göğsümde taşıdığım, "soğuk nevale" etiketini belki de. Ameliyat olduğumda -ayaklarına sağlık- ziyaretçi kaynadı da yattığım oda, bana kıyamadığı için 2 saat boyunca hastane bahçesinde otururup, uyanmamı bekleyip öyle ziyaret eden bir arkadaşım annemin nazarında "tuhaf insan" etiketini giymekten kurtulamadı ama, ben onun sayesinde yakaladığım ana fikirden emin oldum. Kapıyı kilitledim, mührü bağladım. Anahtar mı? Yuttum, anasını satayım, var mı ötesi?

Dost bellediğiniz, yarenlik ettiğiniz insanların zor zamanlarında karşısına dikilip, "yahu niye haber vermedin?", demenin aslen ilgi alaka belirtisi değil, bir tür yasak savma, geçiştirme olduğu bilinsin isterim. Sorunun muhatabıyla hayalini kurduğunuz gibi yakın değil, fersah fersah uzak iki insan olduğunuzu da idrak edin, dilerim. Bu gerçekle yüzleşmekten kaçınıyorsanız da canınız sağ'olsun ama, hiç değilse karşınızdaki insanı etiketleyip, zamanını ipotekleyip safra vazifesi görmeyin. Ben kendimi bu tür safralardan kollamanın yolunu buldum, geç oldu ama öğrendim. Her tökezlemede biraz daha azalmanın kötü bir sonuç olmadığını tam aksine, zamana eksi bakiye vermek yerine fayda bile sağladığını gördüm, çoğalmıyorum. Karşıma geçip de, "Aa hiç haberimiz olmadı insan bir arar.." diyen olursa, "İnsan olan arar ben hayvanım, aramam" diye cevap verip geçiveriyorum, huzur içindeyim.

Ez cümle, insanları "ketum", " zor", " huysuz", "soğuk" diyerek çabucak sıfatlayıp yaftalamadan önce kartları doğru okumayı, içimize ayna tutmayı, gördüklerimizi de doğru yorumlamayı öğrenmeliyiz. Olmaya devlet-i cihanda bir nefes huzur gibi!

Böyle yani..



Bülent Ortaçgil



.

5 yorum :

felek melek dedi ki...

bu duruma ben de çok gıcık oluyorum. ateşlenmiş yatıyorsun arıyorlar. hastayım 3 gündür yatıyorum diyorsun. cevap: niye haber vermedin? allah allah! arkadaşım, geçmiş ossun, ne lazımdı? de ve geç. yoook mutlaka üste çıkıp vicdanlarını rahatlatacaklar. hastalandığımda fihristi elime alıp alfabetik sıra ile haber mi vereyim, anlamadık gitti. 5 gün sonra ayaklandığımda seni arayıp hesap soruyor muyum? sormuyorsam düş yakamdan. az konuş. zaten kafam kazan gibi olmuş!


ranini, yalakalık yapmıyorum. ne lazım olursa ne zaman lazım olursa biz buradayız di mi arkadaşlar;)

NN dedi ki...

kafam zor basıyor ağrıdan Ranini,
genelde hayat böledir.

neden sölemedin neden haber vermedin. oysa arayabilir insan.

çok lafa gerek yok.

mermaid dedi ki...

hayır bi de hakikaten yakın olanın zaten kendiliğinden haberi olur "aşkolsun insan haber verir" tribi yapmaz. napalım, felaket halinde aranacak insan listesi mi? sonuna kadar katılıyorum ranini ve yediğim yaftalara da razıyım ben.

mutlu son dedi ki...

Direkt alakalı değil ama hastalıkta veya ölümde "nasıl oldu , ne kadardır hastaydıi bakmıyordu ama kendine" vs. vs. gibi söylemlere dayanamıyorum ben, ölüm ya da hastalıkta özellikte ölümde tek yapabildiğim başın sağolsun, birşeye ihtiyacın olursa buralardayım diyebilmek, bu benim kendi yaşantılarım sonucu elde ettiğim bir özellik, bana öyle yapılsın istediğim için öyle yapıyorum şimdi okuyunca sevdindim yalnız olmadığıma, uzun uzadıya sorular sormadığım için ilgilenmiyorum sanılması riski de var ama benim bu şekilde yaklaştığım kişi beni bilir ve ihtiyacı olduğunda beni bulabilir inanıyorum da buna.

âyine-i devrân dedi ki...

kanuni sultan süleyman'ın mahlası muhibbi'dir