Salı, Ekim 01, 2013

Film Ekimi'nde Pazartesi Sendromu




Film Ekimi'nde 3. gün.. Şu ana kadar etrafta gördüğüm tek popüler isim Nuri Bilge Ceylan oldu. 16:00 seansında Young& Beautiful için Atlas'a doğru koştururken akşam da 'A Touch of Sin' izlerken denk geldim. Ömür Gedik ortalarda yok.


WAKOLDA ★★
Günün ilk seansında Arjantin'in Oscar adayı Wakolda'yı izledim. Arjantinli yazar ve yönetmen Lucia Puenzo'nun kendi yazdığı romandan sinemaya uyarladığı 60'lı yıllarda geçen bir dönem filmi. Romanı bilmem ama filmi başarısız buldum. Filmin konusu zaten çok klişe ilerledi. Karakterler, kar niyetine bütün seti buladıkları o cıvık cıvık sabun köpüklerinin üzerinde yürüdükçe canım sıkıldı. Arjantin'e hiç kar yağmıyor zaar. Film o kadar bıçak sırtıbir yerde durmuş ki sanki tarihin en acımasız katiline hoşgörü ile bakmamıza ramak kalmıştı. Puenzo'ya bir cümle kurmayacak, özel bir bakış/ yorum eklemeyeceksen sadece olanı kurgulayacaksan o zaman belgesel mi yapsan diyorum.

WE ARE WHAT WE ARE  ★★
Gerilim ve Korku Sineması'nın bütün öğelerini özenle kurgusuna serpiştirmiş bu gotik film ile aile değerlerini tartışmayı fırsat bilen Amerikalılar hikâye bulma ve klişelere başka pencereden bakmak konusunda oldukça zor durumda olmalılar. Filmi izlerken Michael Parks'ı özlediğimi düşündüm, var gerisini sen hesap et. Sanırım yönetmen Jim Mickle, yerel festivallerin starı olmaya kararlı ve bütün kariyerini bu hedefe yöneltmekte ısrarlı..
Oyunculuklar ilginçti.. Final sahnesi etkileyiciydi ama filme toplam olarak bakarsak, konuyu ele alış biçimi en sıradan bir tv dizisinde göreceğimizden fazlası değildi.

A TOUCH OF SIN ★★★★
Günün ele avuca gelir en iyi filmi, Jia Zhang-Ke'nin çektiği bu 'var oluş- kentleşme- birey- şiddet- onur' konularını tartışan 'A Touch of Sin' oldu. Ancak söylemeliyim ki UzakDoğu kökenli yönetmenlerin yerli yersiz anti- kahramanlar yaratma ve şiddet meylinden de gına gelmedi değil.Yönetmen, Çin'in Twitter'ı olarak tanımlanan 'Weibo'da denk geldiği dört gerçek hikayeyi birbirine bağlamış. Senaryo, Cannes'da ödül almış. Galiba da en başarılı kısmı senaryosuydu. Bilmiyorum. Filmle ilgili tam olarak ne diyeceğimi bilemedim. Misal filmde kişisel olarak gereksiz bulduğum aşırı dozda tiksinti yaratan kimi şiddet sahnelerine gülen seyirci vardı. O aşamada yönetmenin bize bu algı farkını ispatlamaya çalıştığını da düşünmedim değil. Zhang- Ke, umulduğu ve hakkında yazıldığı gibi yeni nesilin parlak bir yönetmenlerinden biri olacak mı? Bekleyip, görmem lazım.


Öyle yani..

.

Hiç yorum yok :