Perşembe, Ekim 03, 2013

Eski ve Eksik Hikaye..




Eski Hikâye, Levent Cantek'in kaleme aldığı, Bahadır İnce'nin yönettiği TRT 1 dizisi. İlk bölümü dün gece yayınlandı. Başrollerini Buğra Gülsoy ve Funda Eryiğit'in paylaştığı dizide Murat Daltaban, Sermet Yeşil, Osman Alkış da rol alıyor. Nerede kötü, arızalı bir karakter varsa akla gelen ilk isim Murat Daltaban oluyor. Hep aynı biçimde, aynı adamı, değişik kostümler giyerek oynuyor ve seyirci bundan bıkmadı sanıyor. Ne hoş. Bazı oyuncular ekranda olmayı gerçekten küçümsüyorlar. Bu özensizliğin, umursamazlığın başka bir adı olamaz. Neyse.. Eski Hikaye, dünya var olduğundan beri çalışan bir klişenin üzerine binmiş. Kahraman bir travma yaşar, kimliğini saklar ve yıllar sonra olay yerine dönüp intikamını alır. En son bu klişeyi, farklı bir kurgu ile Ezel denemişti. İlk sezonunda başarılı da olmuştu. Eski Hikaye, sahibinin meyli sebebiyle bir çizgi roman hissi veren, animasyon fragmanla tanıtımını yapmıştı. Jeneriği de aynı çizgide gitti. Keyifliydi. Ellerinize sağlık. Bahadır İnce, 2009'da yayınlanan "Es Es" dizisinden de rejisini hatırlayacağınız bir yönetmen. Nazarımda bu hikayenin en büyük şansı da İnce olmuştu.

Hikâye, günümüzden 14 yıl geri giderek 60'lı yıllardan başladı. Yok, matematiğim o kadar da zayıf değil. Ancak sahneye klasik bir araba koyarsanız, oyuncuya cep telefonu kullandırmanız flashback ile 1999 yılına gittiğimizi anlamamıza yetmiyor, aksine kafamızı karıştırıyor. ( Kulakların çınlasın Samed!) Ah, eğer o arabayı kullanmanızın özel bir sebebi varsa, hikayeyi o araba kitliyor ya da çözüyorsa bunu da seyirciye özenle anlatmanız gerekiyor. Kahramanımızın babasının antik dönemden kalma oyunculuğu, bagaja saklanan çocuğun abartılı yorumu hikayenin maça mağlup çıkmasını sağladı. Tam kapanmayan bagaj kapağından çocuğun dışarıyı görmeye çalışması, sonra tek eliyle bagaj kapağını açması inandırıcı olmaktan uzaktı. İlerleyen sahnelerde çocuğun babasını vuran adamların cesedi olduğu yerde bırakıp arabalarını almaya gitmeleri sırf çocuk ölen babasını görsün diye yapılmış kötü bir numaraydı. Zayıf sahneler peş peşe domino taşları gibi dizilmişti. Biri çökünce, diğerlerinin de çökmesi kaçınılmaz oldu.

Demem o ki olan biten hiçbir şeye inanmadım. Hikaye günümüze döndüğünde, yavan bir 'sorgulama' vesilesiyle anti karakterin ne kadar zalim, ürkünç, acımasız olduğunu ilan etme sahnesiydi. O da planlandığı gibi olmadı. Sorgulama sahnesinde arkada gizli gizli tahta konteynerla uğraşan Tom Cruise taklidi bir oyuncuyu yani hikayenin esas kahramanını gördük. Bizi hiç ilgilendirmeyen, hiç de anlamadığımız şeyler yaparak sahnede vakit geçirdi. Yakalandı. Senarist, kahramanımızın çok şahane savunma sanatı eğitimi aldığını gösterdi. Hani, ufak tefek görüp de kahramanımızı karamürsel sepeti sanmayalım diye avuç içiyle dağları devirdi. O sahne de gerçek bir reji başarısıydı. Vallahi Bahadır İnce o kadar güzel çekmiş ki bir tek o sahneye inandım. Böyle havalı atraksiyonlar yaptıktan sonra da, akıllı kahramanımız kuzu gibi tahta konteynır içinde, muhafazalı fabrika binasından deve yüküyle para ve mühim mallar taşıyan kamyonetin içinde kuş gibi çıkıp gitti. Bu arada esas kahraman durumdan kurtulmak için dişe dokunur birşey de yapmadı. Senaristimiz, Cengiz'i süzme salak bir karakter olarak yazdığı için kahramanımız aracın içinde binadan çıkmayı becerdi. Biz de onca inandırıcılıktan uzak sahne ile hikayenin Bismillahtan kafasına sıkışını izledik. Bacağına da değil..

Sonrası bildiğin gibi.. Kahramanın aşık olacağı kız, kahramana aşık olacak kız, despot baba, bilge ve yaşlı akraba, anlatıcı Vicdan, şiveli esnaf, şakalı mahalle sakinleri ve benzeri formüller ile vakit doldurmaca.. Buğra Gülsoy Eski Hikaye'de hep bildiğimiz o eski haliyle arz-ı endam etme cesaretini bile göstermiş. Şahsen, ekranda ilk gördüğüm günlerde bana umut vaad eden bir oyuncuydu. Hakkında fikrimi Ekşi Sözlük'e de yazmıştım. Lakin o gün, bu gündür oyunculuğu bir arpa boyu bile ilerlemedi. Hep aynı vücut dili, aynı bakışlar, aynı tonlama, çenesini oynatışı bile aynı.. Yoruldum izlemekten. Özetle; bazı diyalogları, Asiye Sultan karakterini, sanat yönetimini ve bütün Reji ekibini özenle kenara koyarsak, elde var sıfır. Ben de Eski Hikaye hakkında goy goy yapmak, beyhude ve uzun övgüler dizmek isterdim ama, Bahadır İnce'nin özenli rejisi bile bunu sağlamaya yetmez. Eski Hikaye ekibine başarılar dilerim ama ben bu diziyi izlemem. Yolları açık, maceraları uzun olsun, umarım.


Öyle yani..



.

Hiç yorum yok :