Çarşamba, Ekim 14, 2009

İçeriden bildiriyorum...


İki gündür taslak olarak kayıt altına aldığım yazı sayısı bir elin parmağı kadar. Tuhaf bir şekilde yazamıyorum. Aklımın karmaşasını yazarak dindirdiğim doğrudur. Yazamadığım zamanlarda zihnim kirini pasını içime akıtıyor. Kirleniyorum. Dünü uyuyarak bitirdim. O kadar uyudum ki sabah yüzüm gözüm şişmişti. Bugün mecburen sokağa çıktım. Anneme üst baş götürmem lazımdı. Götürdüm. Doktoruyla görüşmem lazımdı. Görüştüm. Doktora garip sorular sorduğum için mi, sorularına garip cevaplar verdiğim için mi bilmiyorum ama, birkaç gün kullanmam için bir ilaç verdi. Eşantiyon. Eve geldim. İlacı içtim. Uyudum. Uykudan boyun ağrısıyla uyandım. Uykuya alışmamak lazım. Uyumak güzel de, uykuya kaçmamak lazım. Zihni tembelleştiriyor. Ruhu nasırlaştırıyor. Ayakta kalmak lazım. Şükr'etmek lazım. Hayatta ne acılar var, diyerek avunmak, başa gelenlerle savaşmak lazım. Ne bereketli bir temadır savaş. Konusunu savaştan alan ne çok kitap yazılmış, resim yapılmış, şarkı bestelenmiş, film çekilmiş ve ne çok oyun oynanmış. İnsanın 'yaşasın savaş!' diyesi geliyor.

İçeriden bildiriyorum. Asayiş berkemal, rakım yerin dibi..




•• yevgenizamyatin / bir nesne


.

4 yorum :

herhangi biri dedi ki...

iyi tarafindan bakarsak, bundan (yerin dibinden) sonra ancak yukari gidilebilir.

Mademoiselle Coco dedi ki...

Sorumluluk güzel, savaşmak güzel.. Bir de herkesin bir hayatı var; onu arada yaşamaya izin vermek de güzel.

Zelmac dedi ki...

ranini, vaktin imkanın, işinden izin durumun söz konusu mu bilmiyorum; ama bence 2-3 gün bile olsa uzaklaş buralardan...
illa güneye git demiyorum, ama şile'ye, polenezköy'e bile git deşarj ol, enerji topla ortam değişikligi her zaman iyi gelir....

Adsız dedi ki...

sapanca ve ağva da var alternatifler arasında.