Pazar, Ekim 04, 2009

Pazar Keyfi: Yağmur


Yağmur yağıyor. Koşar adım sığınıyorum Cihangir mekanlarından birine. Galiba karnım aç. Tuhaf. Kahvaltı denilen sözde günün en kıymetli öğününü yıllardır atlarım. Eh, öğle yemeklerine de düşkün olduğum söylenemez. Öğün sadakatimi tetikleyen tek durum mevsim dönüşlerinde azan eski dost ülser kramplarıdır. Kapının önündeki boş masalardan birine oturunca gerçekten acıktığımı da anlıyorum. Ülser mevsimindeyim. Buharı kendinden büyük çayımı yudumlarken renkli gazetelere bakıyorum. Magazinin yapay krizler sunan cıvık gündemi içimi rahatlatıyor. Özgü Namal son sinema filmi "İncir çekirdeği"ni bitirmiş. Gişeden pay alacakmış, "ben mühim değilim, sinema kazansın" demiş. Sibel Can elim bir sahne kazası atlatmış. Göğüs dekoteli turkuvaz elbisesinden sol memesi fırlamış. Bakalım, üç çocuk emzirmiş kabına sığmaz firari memelerin getirisi kaç ekstra olacak. Timuçin Esen gece gezmeleri esnasında yanında bir kadınla yakalanmış. Tam da yeni bir işe başlayacakken olacak skandal mı bu? Zaten eşlikçi hanım kızımız da medyaya malzeme olmak istemediği için yüzünü flaşlardan gizlemiş. Münevver'in öldürüldüğü eve TMSF baskın yapmış.

Ne hikmetse, tam bu esnada yağmur şiddetini arttırıyor, gazete okumak olanaksız hale geliyor. Magazin merakımı katlayıp kenara kaldırıp, kahvaltıma konsantre oluyorum. Dakikalardır omzumun üzerinde dikilip duran genç kadının tek niyetinin de sigara içmek olduğunu o zaman anlıyorum. Karnım açken kafam çalışmıyor. Tepemde dikilip sigara içiyor ve yan masada oturanlara yabancı ülkelerdeki tiryaki yanlısı uygulamaları anlatıyor. Başımın üzerindeki vızıltıdan kurtulmak için bakışlarımı yeniden renkli sayfalara gömüyorum, magazin turlamasına devam ediyorum. Meltem Cumbul ve Kıvanç Tatlıtuğ 1 ay süren küslük döneminden sonra nihayet barışmışlar. Vatana, millete hayırlı olsun. Bu kıymetli haberi sanal aleme kuşlar uçurmuş. Barışmanın perde arkası sanal medyanın yansıdığı gibi gelişmiş yani af dileyen ve barışmak isteyen Kıvanç Tatlıtuğ olmuş ise, ben de eğer kadın denileni bir milim tanıyorsam, tez zamanda yiyeceği kazığın acısını ömrü billah debelense unutamayacak, silemeyecek bir adama bakıyorsunuz derim. Hem de Tatlıtuğ'un yediği kazık, sebep olduğu rivayet edilen 'aldatma' olayı gibi fısıltı gazetelerinde üçüncü sayfa haberi olarak geçiştirilmeyecek, 'duvarlar yükselmeden önce' yedi düvele kapak olacak. Bekleyip görelim..

Bulutlar yükünü döküp yollarına devam ediyor. Yağmurun asfaltta bıraktığı alacalı ışığı seviyorum. Yağmurlu havaların mucizesine inanıyorum. Çamaşırları bahçeye asarak kurutamayacağıma yanıyorum. İki gün süren saldırıdan sonra sağ gözüme çöreklenen arpacık pes etti, geri çekildi. Gözüm açılınca gezme hevesim de yerine geldi. Bitirmem gereken tonla iş var ama başlayasım yok.


Böyle işte..



•• Yevgenizamyatin- Galata Kulesi



.

2 yorum :

Adsız dedi ki...

Timuçin esen'in bahsettiğin yeni işi ekşi sözlükte adı geçen duvarlar yükselmeden önce ise , böyle bir dizi yok. ekşi sözlük yazarı .... .... namı diğer tukku nun uydurması. ben biraz araştırdım ve bu sonuca ulaştım.

sevgiler

ranini dedi ki...

@adsız

yorumunuzu sansürleyerek yayımladım. yazarların kendi rızaları dışında kimliklerinin deşifre edilmesi buralarda hiç hoş karşılanmayan bir davranıştır, aklınızda bulunsun...

r.