Cumartesi, Ekim 03, 2009

Çocukluk sirkimin kulis arkası...


218 gün, 15 kilo sonra Deniz Seki tahliye oldu. Şubat 2010'da mahkemesi varmış. Gördüğü kabustan da uyanmasını umuyorum. Popüler isimler üzerinden uyuşturucu/ uyarıcı alışkanlıklarını tartışmak istemem. Ahir ömrüm boyunca esrarkeş bir babadan başlayarak uyuşturucu ya da uyarıcının kucağında keyif çatan onlarca insanla yan yana durdum. Kokainman bir sevgili, eroinman abiler, papikçi arkadaşlar vesilesiyle uyuşturucunun insan evladına yaşattığı her duruma şahit olarak büyüdüm ve yaşlandım. Uyuşturucu alışkanlığına kapılmanın gerekçelerini kendi aramızda da tartışır dururuz. Nedir gerekçesi? Dertlerini unutmak, merak, bir dolu kaz kafalı tarafından kıstırıldığın boktan bir ortamdan soyutlanmak, sadece üfleyerek yüksek kafa olabilmek yani yaratıcığınının tetiklenmesi, zevk almak, acılarını dindirmek mi? Ya da sadece yakınınıza kadar girmiş birinin ikram etmesi mi? Uyuşturucu zihin ve beden denilen karmaşık yapının hangi deliğini dolduruyor, neremize dokunuyor da bizi içine alıyor? Gerçekten bilmiyorum. Uyuşturucunun serbest düzende kol gezdiği bir mahallede esrarkeş bir babanın, esrarkeş arkadaşlarının kucağında büyüdüm. Merak ettim, sordum, öğrendim. Bastım, pişirdim, sardım, dumanaltı oldum. Dertli ablalarımıza müsekkin olacak diye babamın tabakasından esrar çaldım.

Yetiştiğim dönemin ve yaşam koordinatlarımın zemini pek uygun hale getirmesine rağmen beni o patikaya sapmaktan alı koyan ne oldu? Çok düşündüm. Travmatik bir çocukluğa, karanlık bir okyanusta debelenen o ilk gençliğe ve onca sebepsiz acıya rağmen beni uyuşturucudan uzak tutan ne oldu? Uyuşturucu sebepli ölümler gündeme her geldiğinde uzman olanın sunduğu sihirli formülü dikkatle dinlerim. Önerilen tedbirlerin tam tersi bir hayat sürmüş olduğum halde neden uyuşturucu kullanmadım? Merak, ikram, vaad, özenti, ulaşım kolaylığı, model bolluğu velhasılıkelam uyuşturucunun sızabileceği her kapının ardına kadar açık olduğu bir hayatım oldu. En yakınımda duran ve kocaman sigarasının dumanından yarattığı renkli rüyalara keyifle dalan o ufak tefek adamın, müdavimi olduğu çok eğlenceli dünyaya balıklama atlamamı ne engelledi? Uyuşturucu, kaç kez evden kaçıp katılmayı düşündüğüm bir sirktir. Ne kadar merak edersem edeyim filin hortumundan ne göründüğünü, tekerlekli bir evin yeni manzarasını, sepetteki yılanları, şapkadaki tavşanları, dans eden fokları, palyaçonun ayakkabısını, trapezci kızın şemsiyesini; her seferinde aslanın kocaman açılmış ağzı, o karanlık mağara geldi aklıma...


Böyle yani..




•• yevgenizamyatin / 28 Mayıs 2008 Siem Reap


.

8 yorum :

emre kapsız dedi ki...

gerekçeni 'korku' olarak göstermişsin ranini, korku iyi bir gerekçe değildir.

süha dedi ki...

@emre kapsız

aslanın kocaman açılmış ağzını karanlık bir mağara olarak tanımlamak için korkunu yenerek kafayı aslanın ağzına sokmuş olmak gerekir. bu da yazının gerekçesinin korku olmadığını ispat eder.

yazının başlığında da anlatılmak isterdiği gibi ranini'nin aslan gibi bir babası varmış. adam elindeki cigaralığı, erafındaki müptelaları sadece bir özenti malzemesi olarak kullanmamış, aynı zamanda da çocuğuna 'sirk'in kulis arkasını göstermiş. yani merak uyandırdığı gibi o merakı gidermiş. meselenin her yönünü göstermiş ve seçimi çocuğuna bırakmış. iddia ederim baban sana bir kere bile 'sakın kullanma hayatını perişan edersin evladım' bile dememiştir?

ranini dedi ki...

@süha

ergenlik çemberini atlarken -o dalgın hallerimden, havalara bakarak dolanmalarımdan olsa gerek- lan acaba mı? demiş olmalı ki inceden bir sorguya çektildiğimi filan hatırlıyorum. onun dışında hiç karşısına alıp, "aman sakın bulaşma" tadında konuşmalarımız olmadı. yaklaşık 13-14 yaşında da ortamdan uzaklaştırıldım. sonradan ub uzaklaştırmanın etrafta fazla konuşup anlatmaya başladığım için bir tür güvenlik tedbiri olduğunu söylemişti. babamın uyuşturucu konusunda hatırladığım en büyük tepkisi tabakasından esrar çalıp sezin abla'ya verdiğim gündür. o gün babamla -hiç konuşmadan- birlikte evden çıktığımızda fena halde dayak yiyeceğimi düşündüğüm için çok korktuğumu hatırlıyorum. eğer o gün dayak yeseydim ya da korkumu körükleyecek tek bir cümle bile kursaydı, 44 yaşına varamayabilirdim.

aslında süha haklı, yazının içeriğinde 'korku'yu gerekçe olarak göstermedim. öyle anlaşılıyorsa yanlış cümleler kurmuşum demektir. lan kıçı kırık bi arpacık da adamın anlatma kabiliyetini elinden bu kadar alır mı, bilemedim...
:D

kadıköylü dedi ki...

"218 gün, 15 kilo sonra Deniz Seki tahliye oldu."

ahahahhaha ranini ne yazsan yaz senin dilin resmen iğneli fıçı gibi...

zelmac dedi ki...

ben hapisten çıktıktan sonra, bütün kanalları tek tek gezecegini, hapishane şöyleydi de böyledi de...hüngür şakır aglayacagını falan bekliyordum ama; yapmadı böyle birşey, helal olsun

felek melek dedi ki...

@zelmac

daha erken hele beyaz show, disko kralı gibi "kaliteli" programlar yayına başlasın. o da gezmeye başlar. nereye çıksın istiyorsun? şu anda onun çıkacağı program mı var? ama coktaaan seda sayan peşine düşmüştür. erken sevinme, üzülürsün :D

sema dedi ki...

sevgili ranini

neden mi?

Sen güclüsün de ondan , o kadar yaşadıklarına rağmen dimdik ayaktasın.

uyuşturucu güçsüz insanların ilacıdır.

gezentimezenti dedi ki...

218 gün, 15 kilo demişsin ranini de kadın zaten girdiğinde de belki bu kadar vardı. Bildim bileli etli butlu hatun. Hep rejimdedir, 38 bedenim diye iddia edip 42 bedene sığmayınca çıkardığı bir çıngardan ötürü de bir setten kovulduğunu anımsarım.

Uyuşturucuya gelince, valla bulaşmadım ben de öyle bir pisliğe, lakin Eroin kitabını okuduğumda çok etkilenmiştim, resimler falan da vardı kitapta uykumun kaçtığını anımsıyorum bundan 5 yıl kadar önceydi.