Cuma, Ocak 23, 2009

Bir Dilim Piramit Pasta...


70'li yıllara nazaran da ortalamanın ve dahi fakirlik sınırına yakın insanların yaşadığı muhitlerde yaşadım, büyüdüm. Ailemizin Pera'da yaşama alışkanlığı sebebiyle de oralardan hiç ayrılamadım. Özellikle annem ve ananem "yokluk" gördükleri için tedbir sever insanlardı, her zaman. Babam da aynı yaşlarda olmasına ve "yokluk" görmüş olmasına rağmen daha çok işin "görgü" kısmıyla ilgilenirdi. Göstermenin adabından bahislerdi çok zaman. Belki de bu sebeple çok yakınlarım bile ne zaman açım, ne zaman tokum hiç fark edemediler. Neyse, konumuz bu değil.

İşte bu ahval ve şerait içinde büyürken etrafa karşı hassas davranmayı da öğrenirdik biz çocuklar, bir zamanlar. Fazladan giysilere sahipsek bile, belli etmezdik. Turfanda meyva sebze yerdik ama kimselere göstermezdik. Kibir kokan bir gizleme çabası ya da ikram edememe garabeti değil elbette anlatmak istediğim, başka bir nezaket halidir. Bütün bunlardan sebep olsa gerek, benim hiç doğum günüm kutlanmadı, kalabalık partiler düzenlenmedi. Ama hiç. O zamanlar okullarda kutlama yapma modası da icad edilmemişti, edildiyse bile bizim mahalleye gelmemişti kokusu.

Zaten yaz aylarına denk gelen doğum günlerimde annem elimden tutar, İnci Pastanesi'ne götürürdü beni sessizce. Kimselere ilan edilemeyen doğum günümü bir dilim piramit pasta ve limonata eşliğinde kutlardık. Dondurma yememe de izin verirdi. Ne garip! Biliyor musunuz, tam bunları yazarken farkına vardım ki, benim babamla birlikte hiç doğum günü hatıram yok. Tuhaf. Hem de çok tuhaf. Bu konuyu evvelce hiç düşünmemiş olmam da tuhaf. Eğer düşünmüş olsam yoktan bir hatıra da uydurur, çoktan kalbimi ferahlatırdım.

Yok. Hatırlayamıyorum. Babamla birlikte bir tek doğum günü hatıram bile yokmuş benim. Bu cümleyi bitirdikten sonra yazıya ara verip annemi aradım. Niye babamla ilgili doğum günü hatıram olmadığını sordum. Aramızda geçen konuşmayı olduğu kadarıyla aktarıyorum. Buyrun!

- Anne, müsait misin bişii sorcam?
- Sor..
- Yaa, ben küçükken babam benim doğum günümü kutlamaz mıydı?
- Kutlamaz mı ayol! Ben seni alır inci pastanesine götürürdüm arkadaşlarına hediye masrafı çıkmasın diye.
- Onu biliyorum anne. Ben babamı soruyorum..
- Ruyanda mı gördün babanı?
- Ay yok! Şu telefonu sağlam kulaana alsana sen!
- İki kulaam da sağlam benim!
- Tamam özür dilerim. Babamı soruyorum. Sen beni götürürdün onu hatırlıyorum ama babamla ilgili hiçbir şey hatırlamadım. Garip geldi..
- Hayır olsun inşallah! Durup dururken nie hatırlıyorsun böyle şeyleri evladım??
- Ne biliim öyle hatırladım işte..
- Gündüz uyurdu baban ya gece çalıştığı için..
- Ee?
- Eesi akşam olunca alır götürürdü arabayla seni bir yerlere..
- Nereye?
- Ne biliim ayol, hiç anlatmazdınız.
- Alla alla...
- Alla malla yok.. Bir keresinde hatta ben seni dövdümdü...
- Eeee...
- ...
- Aloo anne
- ....
- Ahahahahhahahahhaaha
- Gülünecek bişii yok bunda ama!
- Ahahahhaah dur dur gülmiicem. Doğum günü gecemi merak ettiğin ve laf alamadığın için dayak mı yedim ben?? E çüş valla ama!
- Tam öyle sayılmaz..
- Tam nası sayılır?
- Portakal da sizinle geldi mi diye sordum sana
- Ee..
- Cevap vermedin...
- Babama niye sormadın?
- Aferim bak çok iyi akıl ettin bunu. Babana soraydım da bi temiz döveydi beni di mi?..




.

11 yorum :

felek melek dedi ki...

"yoktan bir hatıra da uydurur, çoktan kalbimi ferahlatırdım."


ya sen ne biçim bir insansın?? of be!!! yazma bunları buralarda harcama anlattıklarının her biri ayrı bir film konusu. anılarını çalarlar diye hiç korkun yok mu senin? niye anılarını bu kadar rahat döküp saçıyorsun önümüze? niye bana çocuğumun poposuna attığım o küçük şaplak yüzünden bile bu kadar büyük bir vicdan azabı çektiriyorsun ağlatıyorsun soru sorduruyorsun??

ah ranini nasıl bir kadınsın sen çok merak ediyorum:(((

NN dedi ki...

@felek melek

insanların anılarını çalamazlar olsa olsa olayları çalarlar. ondan senin düşündüğün şey benim aklımın ucuna dahi gelmedi.

@Ranini
benim hoşuma giden olay; arkadadaşlarına hediye masrafı olmasın diye ince düşünen ebeveyne sahip olman.

Portakal kim ? bu bir lakap sanırım. bütün yazıyı okuyorum ayrıntıları anlamasam bile (ne bileyim her noktayı bilsem zaten anı benim anı olur değil mi) kafam basmıyor ara ara. akıyor cümlelerin.

insan hiç üzerinde düşünmeden birden gelir aklına yaşadığı ayrıntılar. mesela ortak fotoğrafımız olmayan en sevdiklerimiz vardır. onlar ayrı bir olaydır. benim vardır öle biri hayatımda. tek bir fotoğrafımız yoktur beraber. ama benimledir ne zaman düşünsem. gene sarıyorlar bana.

canım pasta da çekiyor. bilmiyorum buralar ıpıslak gök delindi sanki. hangi yağmurla yüreğim arınır şimdi.
xxx

ranini dedi ki...

@NN

portakal lakap, evet. niye portakal? onu da anlatırım bi vakit:)

NN dedi ki...

@Ranini
merakla bekliyorum portakal hikayeni.

"yoktan hatıra uydurma" işi aslında Immanuel Kant'ın bana liseden beri hayat felsefem olan bir sözünü anımsattı.

kant der ki;
"başkalarına kızma kendini cezalandırmış olursun".

bu söze hep uydum başkalarına kızmadım nefret etmemek için güzel bahaneler buldum. ve zamanın bir yerinde onları en güzel hatırladığım şekilde hapsettim. öldüler sanki. vedalaştık biz sarıldık.

biliyorum aslında hak etmeyenler de var bu hikayemde ama sevgim sanırım çok büyük. geçmiyor.

belki diyorum hiç ummadığım anda bir şey olur bekliyorum işte. en son umut ölür derler ya o hesap.

Smoking kills dedi ki...

yokluk meselesini tırnak içine almışsın ama 70 doğumlular bilmez yokluk zamanının özel olarak ne ifade ettiğini keşke anlatsaydın açık açık :)

NN dedi ki...

@smoking

"une poule dans le jardin" ne demek. yanıt için teşekkür ederim.

@Ranini

Banu Güven'in bu akşamki konuğu Tomris Giritlioğlu'ydu. umarım izlemişsindir. ben sonunu yakaladım.

ranini dedi ki...

@NN
izleyemedim, tüh! tekrarı vardır belki yakalarım.

"kimsenin tavuuna kışt demem" demek o cümle ;)

@felek melek
bi şaplak filan da olsa dokunmayın çocuklarınıza:(

@smoking kills
ben de bilmem o dönemi, annanem anlatırdı:))

asim dedi ki...

yerim ben o pastayi arkadash...yummy;-)

mutlu son dedi ki...

çok alakası yok biraz da tavuk suyuna çorba öğüdü gibi olacak ama burada yazan ve anası babası sağ olnlara nacizane tavsiyem varsa böyle aklınıza takılanalr hemen sorun yoksa da bebeklğinizi sorun yoktan bebeklik hatıraları uydurmak durumunda kalmayın ya da,bir gün kendi bebeğiniz olduğunda kendi bebekliğinizi merak edip üzülmeyin niye ben bunları hatırlayamıyorum, bilmiyorum diye, babam bilmiyor anneme sormak ise hiç aklıma gelmemişti zaten zamanım da olmamıştı bunları sormaya,şimdi merak ediyorum ben de bebeğim gibi hareketlimiymişim, beslenmem nasıl olmuş, anne sütü ne kadar almışım, insan şimdi merak ediyor her ayrıntıyı bilmek istiyor.

Seloke dedi ki...

Babam öldü benim. 16 gün oldu. 15 gün sonra oğlum doğacak. Anılar üzerime sürekli hücum ediyor. 15 gündür babamın evinde, babamın yatağında uyudum. Bir tek şey alabildim hatıra diye. Üzerinde kokusu kalan tek şey. Namaz kılarken kafasına taktığı lacivert, tepesinde küçük ponponu olan takkesi. Şimdi eski resimlerine bakarken düşünüyorum, ne kadar da yakışıklıymış.

Anonymous dedi ki...

tatlı...