Çarşamba, Ağustos 04, 2010

3. GÜN

Delirmiş olmalıyım. Evet, kesinlikle akli melekelerimi tam olarak yitirmiş sayılmasam da sinir katsayımın tavan yaptığı ortada. Dün gece rehavet içinde koltuğa yayılmış film izliyordum. Biliyorsunuz üst kat komşularıyl abaşım dertte, çöp atmaya devam. Üstelik bu sefer çöp atmaya çekinmeyen de orta yaşlı ingiliz bir kadın. İngilizce küfür ediyorum artık. Koltukta yatarken, bahçe kapısı da açıkken, bahçede küçük çaplı bir gümbürtü oldu. Yerimden kalkmadım ama Çeyrek fırlayıp havlamaya başladı. Yattığım yerden susturamayınca kalktım. Bahçe kapısının tam karşısında, evvelce farenin dolaştığı yerde, karanlığın örtemediği kadar beyaz bir "şey" duruyordu, Çeyrek de o şeye havlıyordu. Korkmuş salak! Arkasına bakıp beni görünce biti kanlanmış olmalı ki hışımla bilinmez şeye yaklaştı ve parçalamaya başladı. Fare ya da yaratık olmadığından emin olunca olaya müdahale ettim. Bir de ne göreyim? Bahçeye düşen şey, beyaz kağıtlara sarılıp sarmalanmış ve şeffaf bir poşete tıkıştırılmış kucak dolusu ot. Önce doğa tutkunu komşum çoban çantası kurutuyor sandım. Değilmiş.

Ancak ben, duruma ayana kadar bahçeme çöp atıldığını düşündüğüm içim avazım çıktığı kadar bağırmaya devam ettim. Saydım sövdüm. Ne komşuların pisliği kaldı, ne insafsızlıkları... Sarmalanmış otun içeriğine vakıf olmamla senkronize olarak sağımdaki binanın üst katından kıvırcık saçlı genç bir erkek başı uzandı. Kibar ve titrek bir sesle sordu:

- Utanmadan bir de çöp atmaya mı başladınız ulan bahçeye??? Yazıklar olsun! Aaaa! Bu ne ?? Bu çöp değil hay ağzına sıçayım yaaa..
- Şey.. Afedersiniz hanfendi benim beyaz bi kağıda sarılı paketim düşmüştü sizin bahçeye mi geldi acaba?
- Hee benim bahçeye geldi!
- Alabilir miyim ben onu?
- Alamazsın!!! atıyorum ben onu çöpe!!
- Peki sağlık olsun o zaman. İyi geceler..
- İyi gecelermiş.. İyi gecelermiş.. İyi geceler diyo ya utanmadan! Sen dua et ben polisi aramıyorum. Kapat tabii ışıkları!! Camı da kapat, camı daaa!

Bu ne iğrenç bir öfkedir yakama yapışan, anlamadım. Okur okur da belki utanırım diye yazdım. Neyse işte, otun bir kısmını Çeyrek'in ağzından almıştım, hemen veterineri aradım. Bi bok olmaz, en fazla uyur, dedi. Otu da çöpe attım. Geceyi hatırladıkça edepsizliğimin sınırsızlığına şaşıyorum. Hay Allahım ya!




./..


.

10 yorum :

tuba dedi ki...

Ot' un ne olduğunu veteriner cevabına kadar anlamadım..

yok yok ben kesin salağım.

ah be şekerim.. madem kadın var.. gel accık bana.. adalar manzaralı tüm deniz ayakalarının altında.. istanbulun balkonu denilen yerde 2 gün (istersen daha çok) ağırlıyım seni.. valla bak :)

sen kesin rakına suda atmazsın (yazmışmıydın acaba) buz istermisin peki ?

severim çok çok

kara tuba

Antipatik Yazar dedi ki...

Sinir yok!
Tamam mı?
Söz ver bakalım ;)

Judy Abbott dedi ki...

valla ben de olsam sinirlenirdim. ayrıca otu ben de anlamamıştım veteriner kısmına kadar:)

Adsız dedi ki...

sataydın ya otu? bir gecelik lape parası.

ranini dedi ki...

@adsız

hep aynı kısır döngü değil mi? senin için hiç üzülmüyorum, artık...

Adsız dedi ki...

bence kendin için bile üzülmekten vazgeçmişsindir artık.

Adsız dedi ki...

annene çok kızgınım...
mümkün olsa küçüklüğünü onun ellerinden alıp, kurtarmak, ona sarılmak isterim.

keşke gidebilsen, öylece. para olsa, anneni yatırsan bir yere... ve gitsen, gerisini düşünmeden.
az biliyorum, ne bilicem ki ama yeter bu kadar eziyet...

aylin

emo666 dedi ki...

lape ne ki?

ranini dedi ki...

la paix= fransızların işlettiği akıl hastahanesi. şişli'de..

emo666 dedi ki...

anladım. teşekkür ederim.