Pazartesi, Temmuz 27, 2009

Çift Kaşarlı Tost



Pazar günü keyfim pek yerindeydi. Er vakit serildim bahçeye, kıpırdamadan bütün gün yattım. Akşama doğru da işe gitmek için yola çıktım. Hava bunaltıcı. Küçük gri bulutlar var tepemde. Taksim'e doğru karnımın gurultusu da yükselmeye başladı. Yolum uzun, tansiyonum düşük, hava sıcak bari karnım tok olsun dedim, niyet ettim, çift kaşarlı tost yiyeceğim yola dökülmeden önce. Midemi ekşitecek. Olsun. Sıralı "büfe"lerden en az kalabalık olanı seçtim. Kapının iki kanadına da yerleşmiş iri kıyım döner zamazingoları girişi cehenneme çevirmiş. Azap içindeyim. Hızla içeri geçip, en köşeye oturdum. Garsona sipariş verdim. "Çift kaşarlı tost istiyorum, lütfen çok iyi kızarmış olsun", "Ama hanfendi o zaman peynirlerin hepisi akar." "Aksın.."

Hizmet sektörüyle iletişim yeteneğimin doruklarını zorlarken ön masada annesiyle birlikte oturan sevimli bir oğlan çocuğuyla göz göze geldik. Beş yaşlarında olmalı. O bana gülümsedi, ben de ona. İri gözlü, eskilerin "şeytan çekici" diye tabir ettiği cinsten pek sevimli bir oğlan. Uslu usul tost yiyor, portakal suyu içiyor. Bu sıcakta. Neyse. Afiyet, şeker olsun. Tasmalı iti dahi sevmek için sahibinden izin isteyen, bebek elleme huyu olmayan, olandan da pek hoşnut olmayan ben, gayriihtiyari göz kırpıverdim, sözde en sevimli halimle portakal suyunu yudumlayan ufaklığa. Çocuk boş gözlerle suratıma baktı, parmağını bana doğru uzatıp, "Anne! Şu teyze bana göz kırptııı..." diye bağırdı. Tam da, "Vay eşşek sıpası vaay... Ulan ben ne zaman teyze oldum?" diye içimden geçirirken kadın arkasını döndü ve mideme oturan soruyu tabağıma bıraktı: "Sapık mısın sen be! Niye göz kırpıyorsun el kadar çocuğa?"

Kadının öfkeli sesi bomba gibi düştü kucağıma. İdrak zamanları. Durdum. Garsonlar durdu. Sessizlik büyüdü. Yüzüme ateş yürüdü, ayak tırnağıma kadar kızarmış olmalıyım. Kadın, kimsenin anlayamadığı birkaç sözcük daha mırıldanarak önüne döndü. Ufaklığın kafasına sağlam bir şaplak attı, "Önüne bak sen de!" dedi. Çocuk başladı ağlamaya. Al başına belayı! Gözünün yaşı dinmiyor. Annenin ayarı azarı bitmiyor. Küçük çaplı bir skandal yaşamaya başladık ayak üstü. Normal şartlarda oturduğum yerden kalkıp, annenin alnının çatına kafayı çakıp, mekandan çıkmam gerekirken, dondum kaldım. Ne cevap verebildim, ne bir gerekçe sunabildim, ne de tek bir savunma cümlesi kurabildim. Başımı önüme eğdim. Dudaklarımdan kırık dökük bir "pardon" döküldü, ufaklık için. Ağzımdaki lokma büyüdü. Sırtımda yafta, iş üstünde yakalanmış bir sübyancı gibi utanç içinde masadan kalktım. Hesabı ödeyip, çıktım.

Kapının önünde durup, bir sigara yaktım. Derin bir nefes aldım. Kadına kafa atma meselesini yeniden değerlendirdim ve hızlı adımlarla olay yerini terk'ettim. Doğru karar verdiğimden eminim. Güneş inadına serpilmiş, meydana serilivermiş. Avea 3G teşkilatı da Taksim Parkı'nda eylemde. Gürültü ayyuka çıkmış. Dokunsalar ağlayacağım ama sebebini bilmiyorum. Yok yok, bal gibi biliyorum. Dönüp de kadına kafayı çakamadığıma yanıyorum. Birkaç sigara, bir şişe su içtikten sonra nihayet içimdeki öfkeyi bastırıp, dürtülerime tur bindirerek olgunluğumun zirvesinde volta atar hale geldim. Otobüse bindim. Bir neş'e, bir neş'e dokunmayın keyfime! "Çok şükür, bilinçleniyoruz." diyerek, zil takıp oynamak istiyorum. Yine de iç sesimi susturamadım. Yol boyunca sorup durdum kendime: Niyet, eylemi masum kılar mı?

Hepimize serin bir hafta diliyorum.




•• Saray Sandwich


.

18 yorum :

halit ulannn dedi ki...

zannımca millet aklını peynir ekmekle yemiş.

yahutta kadının kafasına güneş geçmiş, sıcak çarpmış, ufak çaplı bir idrak yolları enfeksiyonundan mustarip.

bilemedim...

Merope dedi ki...

ayy deli karıya bak be :((
ya milletçe kafayı çatlattık artık

benim bildigim çocuklu kaıdnlar çocuklarının sevilmesine begenilmesine sevinirdi en son. ne oldu bu insanlara?

Zelmac dedi ki...

sıcaktandır ranini, herkesin beyni sulanmış bu sıcaklarda hele haftasonu cehennem gibiydi, kışın bir daha dene istersen çocuklara göz kırpmayı

gulhan dedi ki...

o yastakı cocugun 'goz kırpma' oyanının kotu oldugunu bılmesı, ve bunu annesıne kotu bırseymıs gıbı soylemesı annesının huylanması onların geldıgı ortamın kotu oldugunu gosterıyor Ranını, senınkı sanssızlık.

ama neden sustun anlamadım, kafaya cantayı gecırmeden de o kadına ıkı laf edebılırdın gıderken. demek kı tansıyonun ıyıce senı yormus. halın kalmamıs. gecmıs olsun.

cocuga ogretmek zorunda ınsan sapıkların oldugunu, ama cocuk farkı nereden bılsın. sucu anneye atacagım artık, annedır tasısın.

adım dedi ki...

Demek "Sapık mısın sen be!" diye bağırdı ha !? : ))))

suat dedi ki...

'niyet eylemi masum kılar mı?'

zor soru. insanın başını yüzyıllardır belaya sokan bir soru sormuşsun suya sabuna dokunmadan ama cevabı bulmaya çalışsak blog maksadını aşar.

tosun dedi ki...

o masada oturan küçük bir kız çocuğu olsaydı yinede göz kırparmıydın? bilinçaltına bakmak lazım. çocuklar melektir. onlar masumdur asla hislerinde yanılmazlar. bir çocuk sizi sevmiyosa sevilmeyecek tipte bir insansızın demektir.

Esra dedi ki...

Bu olaydan sonra ben de çocuklara göz kırpamıyacağım.Zaten 5 yaş civarı pek bi sevimsiz gelir bana.Bebekleri seviyorum ben daha çok.Artık çocuklar bile masum gelmiyor...

scugnizzi dedi ki...

annem, benim yanımdayken şimdiye dek onlarca, belki yüzlerce çocuk sevmiştir, böyle bi olay olmadı... şanssızlık mı desem, ne desem bilemiyorum :)

Judy Abbott dedi ki...

işte çocukları sevmeyip kedileri sevmekle ne kadar doğru bir iş yapıyormuşum, bir kere daha anladım. :)))

gezentimezenti dedi ki...

Sokakta gördüğüm çocuğu da severim, komşumun bebeğini de severim, benden birkaç yaş ufak kızla da şakalaşırım, 5 yaşındaki çocuğu da 10 yaşındakini de severim çünkü hepsi sevilmeyi hak eder nazarımda. Ranini benzer ve bir o kadar farklı skandalı hastane koridorunda yaşadım ama ben senin gibi sakin çıkmadım açtım ağzımı yumdum gözümü.

İzDüŞümLeR dedi ki...

Kızarmış tostun peyniri gibi teyzenin beynide akmış.Allah akıl fikir eyleye :))

Sambalici dedi ki...

kıllı sakallı adamım, çocukları-bebekleri karizmayı çizdirmeden eğlendirmek/selamlamak için yapabildiğim tek şebeklik göz kırpmak. bu hakkımızı elimizden alamazsınız nevrotik anneler!!!1!!1!!bir!

İki Gözüm dedi ki...

keşke böyle bir şey yaşamak zorunda kalmasaydın Ranini. Benim de dışarıda fazlasıyla dikkat çeken sarı saçlı mavi gözlü tombilik bir kızım var ve sayısız insanla muhatap olmak zorunda kalıyorum onunla bir yere giderken, yine de insanlara olabildiğince nazik davranmaya çalışıyorum...O dengesiz kadın kendisi güvensiz bir ortamdan gelen biriymiş belli ki. Bu kadar canını sıktığına üzüldüm.Sanırım öyle birine bir şey söylesen de söylemesen de sonunda yine bu kadar canın sıkkın olacaktı.

Hadsizin Başkanı dedi ki...

Aaa yorumum yayımlanmamış nolamaz :P

Tido dedi ki...

uzun süredir bloğunuzu takip ediyorum,yorum yazmak bu güne kısmetmiş.yaşadığınız olaya gelince şunu söyleyebilirim;olmamış o çocuk sevgili Ranini.Hatta kadın da olmamış.Çocuğu ve kadını(küçükken) ebeveynleri iyi yapamamışlar.Yabancılarla ilgili tehlike sınırlarını iyi anlatamamişlar.Göz kırpmak yahu!dünyanın en masum sevgi gösterisi.Altında artniyet aranmayacak kadar masum ve anlık.

Bu arada bu kadar sıcağa rağmen bende portakal suyu içiyorum:) Çok lezzetli.Koladan iyidir.

gezentimezenti dedi ki...

Kendimi üzmekten zevk alan biriyim sanırım derya dolduracak kadar yazın var kalkıp bunu bir kez daha okudum sevgili ranini. Ve diyorum ki keşke kafasına kadının çantayı vursaydın. Bazısı cidden hak ediyor bu tarz muameleyi. Yahu okuyorum yazıyı defalarca gözümün önünde canlandırıyorum en ufak bir ters reaksiyon oluşturmuyor bende. Hatta benim annem bir mekanda tanımadıklarına bile selam verip afiyet olsun diyen biridir, sanırım bu yazındaki kadını ben görsem saçına yapışırdım.

eliBubbly dedi ki...

ayy ama domates yok bu tostun icinde.. simdi bi kere cift kasarli tost domates olmadan kuru olur.. bu yuzdennn, olmamisssss:)