Günaydın... Hava ılık. Henüz günün ilerleyen saatlerinin derecesiyle ilgili ipucu vermiyor. "İnternetten bak!" dediğinizi de duydum. Bakmayacağım. Sürpriz olsun. Dün uçakta iniş esnasında ne kadar sallandığımı söylemiş miydim? Bütün gece rüyamda sallandım durdum Thomas Hardy'ye de ayıp oldu. Mavi'de ilk gecenin hasadı bir Thomas Hardy rüyası oldu. Yazdığım aşk romanını okutuyordum. Sallanan iskemlesinde oturmuş, dizlerine kareli battaniyesini yerleştirmiş, sütlü kahve içiyordu. Yanındaki boş sallanan iskemleye de ben oturdum. Sallandım. Tuhaftır, yakın gözlüğü kullanmıyordu. Bir süre sayfalarını çevirdi. Okumaktan sıkılıp da atlarsınız ya sayfaları, aynen öyle bir hali vardı. Sonra kapatıp, dizlerinin üzerine bıraktı. Uzaklara baktı. Tek satır söylemedi. Yorum yapmadı. Uyanmışım.
Saat 08.55... Günlerden salı. Kahvaltımı bitirdim. Günün geri kalan kısmını çalışarak geçireceğim. Dünden bakiye bir sürü kötü haber var yine. Ama hiç birini konuşmak ve düşünmek istemiyorum. Koşar adım uçuruma giden sevgisizliğimizden, şevkat yoksunluğumuzdan ve cehaletten yorgunum, o kadar çok çalışmam lazım ki aksini düşünürsem kafamın kilidini kıramam. Bilmezden gelme bencilliğine ihtiyacım var. Üzgünüm.
Böyle yani..
.
20 yorum :
Margereth Gaskell'e okutsaydin keske.
1850 lerde dort bes cocuk dunyaya getirip birkacini cocuk yasta veya bebekken kaybederken gene de birkac roman yazmis, Charles Dickens'la Emily Bronte ile arkadasligini surdurmus, ve sonunda Emily Bronte'nin hayatini yazacak zamani ve enerjiyi kendinde bulmus ve 55 yasinda da olmus.
Eminim bir kadin olarak erkek dunyasindaki gureslere soyunmanin ne kadar zor olacagini bildiginden sana daha cok yurek verirdi.
Ama ruyalarimiz da secemediklerimiz seyler arasinda, ilki, biliyorsun, ailemiz.
her halde anlamayacağınızı düşündüğü için tek bir satır bile konuşmadı mr. hardy sizinle.
nazik ingiliz. rüyada da olsa, ingiliz ingilizdir. insanları ya da muhataplarını gereksiz yere sıkıntıya sokmaktan fazlasıyla kaçınırlar.
pardon siz emekli olmamış mıydınız? :))
kendimizi de seçemiyoruz... (bence ilki odur)
@adsız
2005 yılında SSK'dan emekli oldum. ama iş yapıyorum:)
birinci adsiz:
Kiskancligin insanligin en buyuk yedi gunahindan biri oldugunu biliyormuydun?
Asit gibidir ustelik, insanin icini yer bitirir.
Obur gunahlardan biri de "gurur" ozellikle sebepsiz olani...
"ama iş yapıyorum:)" daki smiley, güzel para kazanıyorum anlamına mı geliyor?:)
1. ve 2. adsız aslında her ikisi de aynı insan galiba ranini?
@ felek melek
ikisi aynı mı acaba? türünden bir analize kafa yoracak kadar vaktim gerçekten yok. ama şuna vaktim var. en az biri artık nik uydurmaya bile kasmıyor, işte buna alınıyorum. hiç değilse eskiden zaman zaman farklı nikli kimlikler uyduruyordu :)))
Evet Ömer İyigömer gibi abuk sabuk şeyler uyduruyooodu valla beeea :P
"pardon siz emekli olmamış mıydınız?:))" sorusunun sahibi olan adsız ben değilim. diğerleri ise ben'im.
Sevgili adsız,
şu nezih ortamı hırpalayabildiğin için seni okumaktan pek mesudum. En azından birilerini rahatsız edip kaşındırabiliyorsun. senin gösterdiğin bu bit hünerini bile gösteremeyen koyun olmuş havarilerin sözlerinin de pek umrunda olduğunu sanmıyorum zaten.
Ama kendini daha fazla meçhul bırakma. Aşağıdaki adı/url bölümene bir tik atıp, bulabileceğin şahane bir ismi yazabilecek kadar zekan olduğunu düşünüyorum. Burası için katlanamayacağın bir zahmet olduğunu düşünüyor olabilirsin. o zamanda yorum bırakacak kadar önemsediğin aklıma geliyor. Ve senin salak olduğun düşüncesi.
Lütfen beni diğerleriyle ortak bir noktada buluşturma. Bunlarla aynı kanaate varınca kendimi çok kötü hissediyorum.
@erayda
bak, bit hüneri dedin de ben hayatımda ilk defa deniz bitinin varlığına şahit oldum bu yolculuk esnasında. süper tuhaf bir durum. denize giriyorsun, böğrün kızarıyor bir anda. biraz kaşınıyorsun. sonra kayboluyor kızarıklıklar. kaşıntısı da geçiyor. aynı yerde çimmiyorsun. diğerleri devam etti hatta kalabalıkğı hiç dinmedi plajın ama ben caanım plajdan uzak durmak zorunda kaldım.
"Kıskançlık ve gurur" Çakma bir yazar bu başlıklı bir roman yazabilir rahatlıkla.
Sayın erayda,
Siz kendinizi seçmeye bakınız; boşveriniz böyle fani şeyleri.
Hırpalamak, nezih ortam filan her neyse de, ortama hasbelkader düşmüş olanları zekadan ve salaklıktan bahsederek ittirmeye çalışmak trendy değil sanırım, artık!
Kaşındırmak ise pek bildik bir laf gibi geldi bana; televole ve magazin kaşarları arasında sıkça kullanıldığına bir çok kereler şahit oldum; muhtemelen oralardan çalındı kulağıma.
Hem blog sahibi rahatsız olmuyor da size ne oluyor allahaşkına, kuzuum!! Yoksa aslında o oluyor da, vekalet mi verdi size?
Hepinize saygılarımı ve selamlarımı iletiyorum. Nahoş bir duruma neden olmuşsam eğer, bütün yorum sahiplerinden ve blog izleyicilerinden de özür diliyorum ve çekiliyorum.
Size nasıl kendinizi ayırt ettiriceğinizi öğretmek beni çok mutlu etti.
(çok pis öğretirim:)
İnsanlara da faydan dokunmuş oldu:
bu kimin hırlamasıydı diye kafa yormak zorunda kalmadılar.
Malum köpekler bile isim kabul ediyorlar.
Ben sadece teyidini yaptırmak istedim. Yaptırdım.
(canım sıkılınca böyle küçük oyunlar oynuyorum)
Neyin nereden kulağınıza çalınacağı size bakar.
(hakikaten televole mi izledin kuzum:?)
(Buna cevap vermek isteyeceksin. sonra kendimle çelişirim ("özür diliyorum ve çekiliyorum") diye kendi kendini yiyeceksin. İple dolaştırılmış olanlar kendilerini bağlamayı da öğrenirler.)
@erayda
"İple dolaştırılmış olanlar kendilerini bağlamayı da öğrenirler"
güzel lafmış...
@erayda
yorma kendini boşuna. italyanların bir lafı vardır "hiçkimse duymak istemeyenler kadar sağır olamaz"
:)))
@ranini
telifini sana bırakıyorum:)
("Deniz" için üzüldüm)
@felek melek
Halil Cibran'ın da bir sözü varmış(bugün öğrendim):
"başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir."
Bir de yazdığın bu italyan sözünün kötü bir tesiri de olabilir:
Sözü tutarken insanlar kendine sağır kalabilir. :)
>> bütün ilgililer ve her ne hikmetse gerçek hayatlarındaki amansız yarışı burada da sürdürenler.
inanınız ki burada karşılaştığım herkes, tıpkı burada yazdığım her yorum (!) gibi birer tesadüften ibarettir sadece.
hepinize saygılar.
Yorum Gönder