Pazar, Şubat 08, 2009

Pazar Piyangosu


"Yağmur yağıyor, seller akıyor/ arap kızı camdan bakıyor"

Bir süre önce belki de hayatımın en yanlış kararını verip, evimi kapatıp annemle yaşamaya başladığımı anlatmış mıydım size? Anlatmışımdır. Beni bu kararı vermeye zorlayan ana başlıklar annemin iflah olmaz hastalığı ve biraz da maddi sorunlarımın zuhur etmesiydi. Oranlarla konuşursak kararı almama % 45 annemin hastalığı, % 35 yaşadığım maddi sıkıntılar, %20 de salaklığım sebep oldu. Önü sonu 3 ay içinde atlatılabilecek bir dar boğazı sukünetimi kaybedip doğru değerlendiremeyince salaklığıma düşen pay, alevlenen vicdanıma destek çıktı ve apar topar evimi kapatıp anneme sığındım.

Durmaksızın anılarımı anlatırım ve onları okuyanlar hatırlayacaktır ki, batakhaneden hallice muhitlerde büyüdüm. Çocukluğum, genç kızlığım hep "boktan" olarak tanımlanabilecek muhitlerde geçti. Bizim mahallede ayağı iskemleden yere değen 10 kız çocuğunun kafadan ilk 5'inin pavyonda yeri hazırdı. Yine güzelcelerinden ikisi tombalacıyla ya da köşede dikilen keş ama yakışıklı agalardan biriyle kaçardı. Biri kapıdan dışarı çıkmaz görücü usulü evlendirilir, mutsuz edilirdi. Eh, geriye kalan 2 kızdan birinin de hali zaten ortada. Neyse, demem o ki ben yaşam alanında kavga gürültüye, cinayete, yaralamaya ve dahi nitelikli/ niteliksiz her türlü suça yakın ve alışık büyümüş bir insan evladı olarak dahi şu anda yaşadığım mahalleye dehşetle bakıyorum. Yokuştan aşağı her gece bela akıyor sanki. En zararsız olanı da benim başımda, anlatayım. Neredeyse bir yıl olacak bu mahalleye taşınalı, aylardır ak saçlı bir hıyar düzenli olarak arkamdan havlıyor, misal. Köpek gezdiriyorum. Havlıyor. Her gün düzenli olarak önünden geçip taksiye biniyorum. Havlıyor. Beni gördüğü anda havlamaya başlıyor. Birkaç kez eş dost arasında, rakı sofrasında eğlence mezesi de ettim itin bu halini, dalgaya vurup sakinleşmek için gülüp geçtik. Şimdi ben de öyle hanım evladı olarak yetiştirilmiş, edepli bir kişi değili, yarı deliyim ama sabırlıyım. Yolumu değiştirdim bu havlayan adamdan kurtulmak, sinirlerimi de bozmamak için rahat da ettim.

Fakat bu sabah yağmur sebebiyle çiş turunu fazladan bir yokuşla süslememek için mecbur kısa yoldan köşeyi döndüm. Hastayım. Gerginim. Yağmur var. Halsizim. Fazla da ıslanmamak için acele etmekteyim. Köpek çişini etti. Hızlı adımlarla eve doğru gidiyordum ki, bu it, değil havlamak arkamdan uludu sanki. O an hangi tel koptu içimde bir yerlerde bilmiyorum. Anahtarı çıkarıp, köpeği apartmana atmam kaç saniye sürdü, hatırlamıyorum. Taksi şoförünün sonradan anlattığı ifadesine göre dükkanın kapısını tekmeleyerek girmişim içeri. Laf aramızda hala, ensemin sol tarafında ince bir sızı var, sinirden mütevellit olsa gerek. İçeri girdiğim anda, şakırtılar kesildi, gördüğüm manzarayla ben biraz daha sakinleştim. Mekan, kahveden bozma illegal bir kumarhane. Bağırıp çağırmadım zaten huyum değildir. "Mekanın sahibi kimse, o gelsin" dedim, kibarca. Geldi. Uzun boylu, eli ayağı düzgün, taş çatlasa 35 yaşlarında bir adam. O uluyan it mekanın erketecisiymiş. Can sıkıntısından uluyor yani niyeti kötü değilmiş. İnsan, bir it yüzünden düzenine çomak sokulsun ister mi? İstemezmiş. Yaşlı it, yarım ağızla özür diledi. Bir daha havlamayacağını beyan etti. Hem fikir olduk, çıktım mekandan.

Bütün mahalle camda. Annem kireç gibi olmuş suratıyla beni bekliyor apartmanın kapısında, "Sen bir an evvel ev bul da taşın buralardan.." dedi sesi titreyerek. Çantamı aldım, taksiye bindim. İşte o taksici anlattı Cihangir yolunda, kahveden içeri girişimi. Ben anladım abla gidişinden vukuat yapacağını ama yetişemedim, dedi. Tıkayacaksın kulağını, bugün bir it havlar yarın sürü olurlar arkanda dedi, akıl verdi. Delikanlı kalmadı memlekette bunların hepsi sinsilik peşinde belli ki sen temiz muhitlerde yaşamışsın, bu İstanbul'u hiç görmemişsin abla, burası Pangaltı, az aşağısı Dolapdere, buralara polis bile zor girer icabında, dedi.

Bildiği İstanbul'u anlattı. Sustum, dinledim. Ve anladım ki eskidik biz. Bizim bildiğimiz suç da, racon da delikanlı da, it uğursuz da bizimle birlikte eskidi...


Uğurlar ola...
.

9 yorum :

süha dedi ki...

"eskidik biz. Bizim bildiğimiz suç da, racon da delikanlı da, it uğursuz da bizimle birlikte eskidi..."


kuracak cümle bulamadım, ne güzel özetlemişsin!
gelişmiyoruz, değişmiyoruz sadece eskiyoruz.

Hadsizin Başkanı dedi ki...

Bazı erkeklerin ayılığından gerçekten tiksiniyorum, yani umarım bir sabah kalktıklarında çok seksi, koca memeli, sarışın afet-i derya bir kadın olarak uyanırlar (yanlış anlaşılmalara maal vermek istemem kendime seksi olarak paye çıkarmıyorum, heee) bütün eski hemcinsleri onları düdüklemek maksatlı laf atmaya, tacize macize kalkar da anlarlar denyoluklarını... Utanın beeea, sizin de ananız, kardeşiniz, kızınız var, çüklerinizle düşünmeyi bırakın beeea mallar!!! Biraz empati kurun lan, ayılar! Türkiye'deki gibi kendine boş boş güvenen erkek hiçbir yerde görmedim. Bir petshop'a girdiğinizde milletin ayıldığı bayıldığı birinden şöyle bir söz bekler misiniz size soruyorum: - "Merhaba tatlı ba(ğ)yan, kedi maması alıyorsunuz, kesin siz İran kedisi besliyooosunuzdur, doğru mu? Başka yerlerden de alabilirsiniz bu mamaları, ben de hayvanseverim, size daha ucuza bu mamaları alabileceğiniz yerleri söylemek ve bir kaaaaavenizi içmek için business cart'ımı veriiiim, buyrun, aaaa yanınızdaki yeğeniniz çok şirin, adı ne bunun?" Ulan denyo, sen olsan olsan karısever olursunuz!!! Bu nasıl bir kendine güven! Peki, ben n'aptım o mağazadan çıktıktan sonra? Onun görebileceği şekilde arkama bile bakmadan kartı yere attım, artık o kartı bulan muhtemelen başka bir kadın onu telefonla taciz etmiştir beeea, müstehaktır ona! Tamam boşanmış olabilirim ama elimde yüzük var, ayrıca aranmıyorum da, hani aransam mavi boncuk dağıtıp "seks istiyorum" diye sessiz sessiz haykırsam diycem ki yaaaa herifler de hemen kaptı mesajı!!! El insaf!!! Yazık yazık, insanların; özellikle de alt taraflarıyla düşünen erkeklerin gerçekten bu engin ideallerini ve boş inatçılıklarını başka alanlara kanalize etmesi gerektiğini düşünüyorum! Kaldı ki, çoğu kadın da Ranini ya da benim gibi çeçeron da değil, kendilerini koruyamazlar... Üzülüyorum hem de çok...

NN dedi ki...

bazen insan fark etmeden hatalar yapıyor. sanıyor ki insan o an için doğru olan o. bazen vicdan bazen cesaret eksikliği bilmiyorum nedir sebep. ya da kader işte.

ah Ranini ne desem boş, ne desem az. öle işte.

burda hava dipsiz bir gri, ıslak ve son yavru kuşlar sanki göç etmiş gibi.

Hadsizin Başkanı dedi ki...

Üffff, NN kızıııım sen de şuursuzun başkanının vekili gibi post'lara ilgisiz milgisiz şeyler yazıyosun yavrum beeea :P Kadın ne yazmış, sen ne yazmışsın yaaa :) Hadi çok öpüldün şaşkoloz şey...

NN dedi ki...

napalım Başkan Allah beni böyle yaratmış :)aslında ilgili ya neyse ;).
o değil de benim içimdeki fransızca şarkı aşkı bambaşka. bayılıyorum seçimlerine Başkan'ım.

gülcan dedi ki...

istiklal caddesinde vardı havlayan hemde sinsice yaklaşıp kulak dibinde hatırlıyormusun şimdi adı aklıma gelmio erdinç'e sorim kesin biliyordur

ranini dedi ki...

@gülcan

hatırlamadım ama süpermiş. meczuptur o garibim kesin o havlasın ona kıyamam:))

Gulhan dedi ki...

Delikanli zaten yoktu o memlekette Ranini, cok daha kotuydu bu isleri bilen bilir.
o belediye otobuslerine ignesiz bilinmezdi o zamanlar, hala oyle mi bilmiyorum ama ben cuvaldiz tasirdim yanimda o baska, ve buldugum yere de batirirdim, hic farketmezdi...bir ben miymisim diye dusunurum bazen, hep sesini cikaran tepesi atan? arkadaslarimin hicbiri sesini cikaramazdi, otobuste biraz ote tarafa gider misiniz diye yuksek sesle cikistigimda, en kotu bakislari milletten ben alirdim, eziyeti eden almazdi...oyle bir memleketti bizimki..
yolda arkalarindan kosup kafalarina cantami gecirdiklerim de vardi tabii... iki cantanin kulpu kalmisti elimde. oylesine bir ofkeydi bendeki yapilan taciz'e karsi...
deli deliyi gorunce comagini saklar aslinda, birini susturunca on'u gelmez, gelse de caresi var. ama kadini susturmak icin hazirlanmis laflar cok tabii. hepsi kadini pasifimz'e iten...

ranini dedi ki...

@gülhan

otobüs dedin de başka bir durum hatırladım. benim otobüse binmem yasaktı bir ara onu yazayım.