Pazartesi, Kasım 10, 2008

Gökhan Özgün: Devr-i Hüseyin


"Bugün bütün dünya Amerikan demokrasisine tapıyor. Yine, yeniden.

Dünya, zihniyetini Amerikan demokrasisiyle sınıyor. Avrupa medeniyeti bile dili bir karış dışarda Amerika’yı seyrediyor. Tayyip’le, uygun adımdan mehter adımına terfi etmiş Türkiye de mel mel bakıyor tabii.

Amerika bunu nasıl başarıyor? Guantanamo’yu, bir kaç senede bütün dünyaya pompaladığı Müslüman düşmanlığını, medeniyetler savaşı teranesini, belgeli işkenceleri, yalanla girdiği Irak’ı, yüz binlerce ölüyü, nasıl aniden unutturuyor?

Nasıl bir günde özgürlük savaşçısı haline geliyor? Ha, nasıl? Umutsuzluk çıkmazından umut şeridine nasıl aniden direksiyonu kırabiliyor?

Amerika’ya hep hayran olacaksanız. Dönüp dönüp hayran kalacaksanız. Mahcupça hayran olacaksanız. Açıkça hayran olacaksanız. İtiraf etseniz de, etmeseniz de, bundan kaçamayacaksanız. Bu sizin trajediniz. Bu sizin çıkmazınız. Bu belli ki artık sizin kaderiniz. Silahla da Amerika yönetecek, silahsız da Amerika yönetecek.

Hacıyatmaz Amerika hep tekrar tekrar sahneye çıkacak.

Uzaydan gelse biri bugün, güçlü bir ‘merkez’ görecek. Yalnızca Amerikalıların oylarıyla yönetilen bir gezegen görecek. Amerikan seçimlerinde oy verebilmek için kıvranan, iç geçiren taşralı bir dünya görecek.

Amerika sizi hep taşralaştıracak. Öyle de taşralaştıracak, böyle de. Silahla da taşralaştıracak, silahsız da. Merkez valinizin adı bir George olacak, bir Hüseyin. Apışıp kalacaksanız. Paralize olacaksınız.

Ne olduğunu anlamayacaksınız. Çünkü taşralısınız. Çünkü gelecek kavramınız yok. Çünkü geleceğe düşmansınız. Çünkü taşralının geleceği, muhayyilenin ‘zamanı’ içinde değil, hasedin ‘mekânı’ içinde yer alır.

Gelecek kavramı yerine kibir ve haset dolu çocuksu bir merkez düşmanlığınız ve onun siyam ikizi, mahcup ve ikiyüzlü bir merkez hayranlığınız var. O kadar taşralısınız ki, görmeden, gitmeden, tanınmadan yönetilecek kıvamdasınız.

Çünkü bir ütopyacık bile hayal etmediniz. Bir disütopya olsun çiziktirmediniz. Bir P.tesiye bir Salı bile öngöremiyorsunuz. Taşralı kibriyle şişinip duruyorsunuz. Taşra kaymakamlığının kıyaklarından vazgeçemiyorsunuz. Amerika’da bir Science Fiction dergisi bir milyon satıyor. Siz her gün bir internet sitesi yasaklıyorsunuz. Geleceğin kapısı aralandığı anda kapatıyorsunuz.

Bir gün başınıza göktaşı düştüğü zaman bir Allah’a, bir de Amerikalı’ya yalvaracaksınız. Şu göktaşını başımızdan al diye. O göktaşını uzayda yok edecek teknolojiye bir Amerika sahip.

Amerika senin gibi gelecek kavramından yoksun taşralıyı niye işine karıştırsın? Son yıllarda senden aldığı işine yarar tek kavram, ‘Türk tipi inkâr’ kavramı. Mutlak inkâr anlamına geliyor.

Merkeze karşı o kadar komplekslisin, o kadar taşralısın ki, Amerikan demokrasisi denen ‘yarım demokrasi’nin tek erdeminin ‘geleceği karşılayabilmek’ olduğunu anlamıyorsun.

Amerikan özgürlük anlayışının geleceği karşılamak için kurgulandığını anlamıyorsun. Bu özgürlüğün, somut, elle tutulur bir amacı olduğunu idrak edemiyorsun.

Geleceği ilk karşılayan, senin gelmişini de, geçmişini de, geleceğini de yönetir, bu kafana dank etmiyor. Çünkü milliyetçilikten, bağımsızlıktan, birini birinin üzerine pompalı tüfekle salmayı anlıyorsun.

İnsan denen beşer, bir taraftan ‘adalet ve kalkınma’ peşinde koşarken, bir taraftan da geleceğin rüzgârını göğüslemek zorunda. Meseleyi ‘çok zor’ kılan da bu. Dünün adaleti bugünün adaleti değil. Dünün kalkınması bugünün kalkınması değil.

Amerika’da gelecek hep biraz bilinmezdir. Bilinmezliğine saygı gösterilir. Geleceğe saygı gösterilir. Amerikan kültürünün tek erdemi, geleceğe bütünüyle hükmetme kibrinden vazgeçip geleceği karşılama gücüne odaklanmasıdır.

Bunu Avrupa anladı. Avrupa bir alternatif merkez olabilir. Ya da merkeze ortak olabilir. AB’nin ehemmiyeti buradadır. AB, eski dünyanın geleceğe ezbere hükmetme kibrinden, geleceği karşılama tevazuuna geçişidir.

Sen olan biteni anlayamazsın. Çünkü aniden taşralı bir aşağılık duygusuyla bir taraftan çocuklarına Melisa, Lara, Maya, Aksel gibi ‘uyanık’ isimler koyar, bir taraftan da anti-emperyalist, ulusalcı, laik-cuntacı, faşizan, ‘sözde bağımsız’, ‘gözü kapalı’ taşra siyaseti yaparsın.

Sonra bir bakmışsın, Amerikan başkanının adı Hüseyin. Şapa oturursun."



Yazının devamını okumak için tıklayınız


Gökhan Özgün
Taraf Gazetesi, 8 Kasım 2008

2 yorum :

Smoking kills dedi ki...

senden süper bir magazinci olurmuş aslında:))

ranini dedi ki...

@smoking kills

fotoğraf seçimi açısından şeyettiyseniz meseleyi, sanırım var içimde iflah olmaz bir magazin muhabiri ruhu:))