Pazartesi, Ekim 27, 2008

BUNA DA HAMDOLSUN DİGİTÜRK!



Cuma günü, öğle vakti "Blogger.com" ve "Blogspot.com" adreslerine erişim engellendi. Aniden. Ulaşamaz olduk. Akşama doğru, blogları tıklayanlar "Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin fişmekan sayılı kararı gereğince erişim engellenmiştir." yazısıyla karşılaştılar. Telefonla arayanlar, mail atanlar, sms atarak akıbetimi soranlar oldu. Hepsine teşekkür ederim. "Hayırdır, kim dava açtı sana?" sorularıyla da karşılaştım. Bu beklentiyi yaratmaktan memnun muyum, bilemedim. Daha da kötüsü, bir blog yazarının sevgili babacığı sabah sabah ilgili yazıyı görünce evladı tutuklandı sanarak telaşa bile kapılmış. Vakit ilerledikçe öğrendik ki, Digitürk, Lig tv maçlarını blog üzerinden yayımlayan "HIRSIZ"ları durdurmak için mahkemeye başvurmuş ve şalter indirilmiş. Cuma akşamı.. Karar tarihi: 20.10.2008, kapatmanın uygulandığı tarih: 24.10.2008

Elbette, bir kurumun ticari haklarını koruma çabasını, bu fikir sanat eserleri ve telif HIRSIZlarıyla başaçıkma çabalarını haklı buluyor ve kişisel olarak sonuna kadar davalarını destekliyorum. Hırsızlık, ne kadar gerekçelendirilse de HIRSIZLIK'tır. Bunu bir kenara koyalım.

Lakin, meselenin işaret ettiği parmak Digitürk olunca mücadele için seçmiş olduğu yönteme karşı samimiyet tesis edemiyorum. Çünkü kurumun adı geçtiğimiz günlerde bir başka yasaklatma olayına daha karışmıştı. Bir yöneticisi, 9 günlük bayram tatilinden yararlanmaya çalışarak, punduna getirip Ekşi Sözlük'ü de kapatmaya kalkışmış, ama başaramamıştı. Gerekçe? Anlatayım. Gerekçe bu kurumun elemanı olan "Cihangir Karabağlı" beyefendinin sanal aleme, mailbox'lara ve dolayısıyla da Ekşi'ye düşen "traji-komik bir müşteri cevaplama mektubu"ydu. Sözlükte eğlence malzemesi haline gelen e-mailine karşı alınganlık geliştirmiş ve hukuki yollara başvurmuştu. Neyse ki bu badire atlatıldı. Sözlüğün avukatı duruma erken müdahale etti ve kapatma kararı kaldırıldı.

Şimdi bütün bu hikayenin gelişimine bakınca, üstelik "Blogger" bu tür yasal hakları ihlal eden yayınlar karşısında izlenecek yolu açıkça işaret de ettiği halde (yol çok basit. bir faksla, bu yayınların ticari hakkı bende diye yazıyorsun, belgeni yazıya ekliyorsun ve blogger o dakika ilgili blogun yayın hayatını durduruyor.) basit bir yazışmayla halledilecek bir "ticari hak arama" durumu için dava açılmasına, davanın Diyarbakır'da açılmasına, kapatmanın "cuma" gününe denk getirilmesine filan samimiyetle bakamıyor insan elbette. Blogger'ın yeniden erişime açılması tıpkı geçen sene kapatılan Word Press'de olduğu gibi bir yıl da sürebilir. Bu durum nazarımda "bilişim hukukunu bilmeyen" hakim sorunu da değildir artık. Ya işbilmezlik var bunun altında ya da suiniyet.

Engellemenin faili ortaya çıkınca, Sayın Cihangir Karabağlı hariç olmak üzere (korktum kendisinden cevap almaktan veya alacağım cevabın muhtemel tavrından..) Digitürk'ün 3 üst düzey yetkilisine elektronik posta ile şikayetimi ilettim ve Digitürk üyesi bir blog yazarı olarak samimiyetle bir cevap beklediğimi belirttim. Hâlâ bekliyorum. Sanırım uzun süre de bekleyeceğim. Söz konusu erişim engeliyle ilgili 3. şahıs olarak ihlal edilen haklarımın peşine yasal olarak da düşeceğim. Digitürk üyeliğimi de bu gerekçeyle iptal edeceğim, bunu da öbür tarafa koyalım.

İki taraf da dolduğuna göre asıl merak ettiğim şudur: acaba Digitürk, her iki hamlesiyle de karşısına aldığı kitlenin doğrudan kendi hedef kitlesi olduğunu biliyor mu, yoksa Ekşi Sözlük kullananların ve blog yazarlarının düdük çalamayan genç çocuklar olduğunu mu sanıyor? Her iki grubun da "bilinçli internet kullanıcısı" olduğunu bilmiyor mu?

"On söyle, bir yap" demiş, büyüklerimiz... Allah, her yöneticiye kurumunun ticari haklarını gözetirken, marka değerini yerle bir etmesini engelleyecek basireti de ihsan eylesin.



.
Digitürk avukatlarından daha çabalı olan sözlük yazarı "plainwalker"ın izniyle..



Blogger copyright infringement

.





•• Kaş 1998, rd

Hiç yorum yok :