Çarşamba, Ağustos 29, 2012

Veli

(...)

Veli, en çok da Ahmet'in hiç kısa pantalon giymemesine bozuluyordu. Çocuk dedigin, tıpkı onun gibi, Ziba'yi ziyaret edebilecek yaşa gelene kadar kısa pantalon giyerdi. Çünkü uzun pantalon, ergenlikten kurtulmanın ve erkek olmanın biçimsel olarak ödüllendirilmesiydi. O gün geldiğinde, babalar oğullarına el verirdi. Sessiz bir eşlikle, şefkat yaşını idrak etmiş etine dolgun bir kadına ve onun her dem ılık yatağına teslim ederdi seni. Titrek bir çocuk olarak girdiğin aydınlık odadan, al yanaklı bir erkek olarak çıkardın. Ödülün de, şanslıysan Orozdibak'tan değilsen Sümerbank'tan alınmış, gabardin kumaştan, çift pilili, yandan cepli, fermuarlı, duble paça bir pantalonluk kumaş olurdu. Yokluğun yarattığı bir karizması vardı Ahmet'in ve bu Veli'yi deli ediyordu. Oysa Ahmet'in, baba eskilerinden devşirilmiş, ters yüz edilmişleri giydiği kimse için sır değildi. O zaman da kafası basmıyordu hayatın can yakan inceliklerine. Kaz kafalı Veli!

Hiç yorum yok :