Evet, sahiden. Bu yazı 10 yıldır her fırsatta akıl vermekten geri durmayan, sanki on yıldır çeşitli yöntemleri denememişim gibi cin fikirler üretenlerin ve öncelikle de "Anneni niye devlet hastanesine yatırmıyorsun, yazık değil mi o kadar para harcıyorsun? Götür eşşek gibi bakacak vatandaşına" diyen arkadaşımın ve aynı fikirde olanların cümlesinin kıçına girsin. "Ah.." dersem de dilim tutulsun. Neyse.. Havalar ısınmaya, annem huysuzlaşmaya başladı. Ufak ufak agresyon gösterileri de vücuda geliyor. İlaç içmesi için peşinde dolaşıyorum. Son olarak gece vakti pişirdiğim bir tencere yemeği sabahında çöpe döktüğünü, cevaben de "iki günlük yemek ayol yenir mi?" dediğini duyunca hastaneye yatma vaktinin geldiğini açık ve seçik anlamış bulundum.
Annemin hastaneye yatma zamanı geldi. Tesadüfe bakınız ki beş kuruş param da yok. Anlayacağınız, annemi yine La Paix'ye yatırıp gecesine 200 lira ödeyemeyeceğim. Öyleyse istikamet Erenköy. Attı mı işkembesinde bok kalmayan, "Yaww yazık parana sokakta mı buluyorsun, resmen şımarıklık. Herkesin anası ana, bi senin anan mı kıymetli? boyutunda hırpalayarak konuşan kabadayı arkadaşlarımdan birini aradım. O da bir- iki tanıdığına telefon etti. Dün gece hastanenin müdürü aradı, annemin durumunu izah ettim. "Getirin.." dedi. Bu sabah da, annemi bohçalayıp yola düştüm. Nöroloji Kliniği'nde boş yere geçen 2 saatten sonra Hastane Müdürü yemekten döndü ve bizimle hemen ilgilendi de annemi Acil'e yönlendirdiler. Yanımdan da acildeki vatandaşa telefon açtı. "Ahbabımdır yatışını yapın.." Yanımızda bir hademe ile Acil binasına gittik. Yeşil Oda'da psikolog olduğunu söyleyen yağız vatan evladı ile karşı karşıyayız. Yağız delikanlı annemi odaya alırken, La Paix'den alışkın olduğum üzere dışarıda kalmaya meyil ediyorum. İkimizle tek tek görüşecek sanıyorum ama yağız oğlan ünlüyor:
- Geç, sen de otur şöyle (bana diyor)
- Hasta teyzemiz mi?
- Evet.
- Nesi var?
- (Raporlararını uzatıyorum)Bipolar..
- Hmmm.. Ölmek istiyor musun teyze?
- Yok evladım.
- Yani içinde ölmekle ilgili bir istek yok mu?
- Yok evladım.
- Neyin var teyze?
- Hiçbir şeyim yok iyiyim..
- İlaçlarını alıyor musun?
- Alıyorum.
Her hastane yatışında bu senaryo oynandığı için sakinim. Şimdi doktor annemi odadan çıkaracak ve konuşmaya benimle devam edecek diye bekliyorum. Öyle olmuyor.
- Bu hasta yatışa uygun değil.
- Efendim?
- Yatışa uygun değil. Prosedür açık. Ölmek istemiyor, içinde ölmekle ilgili en küçük bir istek bile yok.
- Var demedim zaten de.. Ancak..
- Ancak mancak yok kardeşimi yatırmayız bu hastayı. Burası bakım evi değil, akıl hastanesi. Madem ki annen, bakmakla sorumlusun. Bakamıyorum yok, bir yolunu bulup bakacaksın, bizim sorunumuz değil bu anladın mı?
- Ama Doktor Bey..
- Sıradaki hasta lüften..
.